اَلصَّدُقَةُ [eṡ-ṡaduḵat] (ṡâd’ın fethi ve dâl’ın zammıyla) ve
اَلصُّدْقَةُ [eṡ-ṡudḵat] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) ve
اَلصَّدْقَةُ [eṡ-ṡadḵat] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve
اَلصُّدُقَةُ [eṡ-ṡuduḵat] (zammeteynle) ve
اَلصَّدَقَةُ [eṡ-ṡadeḵat] (fethateynle) ve
اَلصِّدَاقُ [eṡ-ṡidâḵ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلصَّدَاقُ [eṡ-ṡadâḵ] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Zevcenin mehrine denir, kâbîn maʹnâsına. Ve نَدُسَةٌ [neduset] vezninde olan صَدُقَةٌ [ṡaduḵat]ın cemʹi صَدُقَاتٌ [ṡaduḵât] gelir ve صُدْقَةٌ [ṡudḵat]ın ki ṡâd’ın zammıyladır, صُدْقَاتٌ [ṡudḵât] gelir, kezâlik ṡâd’ın zammıyladır ve صُدَقَاتٌ [ṡudeḵât] gelir ṡâd’ın zammı ve dâl’ın fethiyle ve صُدُقَاتٌ [ṡuduḵât] gelir zammeteynle ki akbah-ı cümûʹudur.
اَلصَّدَاقُ [eṡ-ṡadâḵ] (ṡâd’ın fethiyle) ve
اَلصِّدَاقُ [eṡ-ṡidâḵ] (ṡâd’ın kesriyle) ʹAvretin mehri.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı