eṡ-ṡaḩn ~ اَلصَّحْنُ

Kamus-ı Muhit - الصحن maddesi

اَلصَّحْنُ [eṡ-ṡaḩn] (لَحْنٌ [laḩn] vezninde) Vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَحَنَهُ صَحْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ضَرَبَهُ Ve nâs beynini ıslâhla hoş-hâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَحَنَ بَيْنَهُمْ إِذَا أَصْلَحَ Ve صَحْنٌ [ṡaḩn] dedikleri kab ile nesne vermek maʹnâsınadır; yukâlu: صَحَنَهُ إِذَا أَعْطَاهُ شَيْئًا فِي صَحْنٍ Ve dilenmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَحَنَ الرَّجُلُ إِذَا سَأَلَ Ve

صَحْنٌ [ṡaḩn] At ve katır tırnağının cevfine denir ki küçük tabak tarzında olur. Ve büyük kâseye denir, hâlen sahn ıtlâk olunan kap bu maʹnâdandır; tekûlu: أَكَلْنَا مِنَ الصَّحْنِ أَيِ الْعُسِّ الْعَظِيمِ Ve hânenin orta yerine denir; yukâlu: قَعَدَ فِي صَحْنِ الدَّارِ أَيْ وَسَطِهَا Ve zil taʹbîr olunan sâzın birine denir; ikisine صَحْنَانِ [ṡaḩnân] denir; bakırdan olup birbirine çalarlar, ekseri vüzerâ΄ mihterleri nevbet aralığında darb ederler.

Vankulu Lugatı - الصحن maddesi

اَلصَّحْنُ [eṡ-ṡaḩn] (ṡâd’ın fethi ve ḩâ΄-i mühmelenin sükûnuyla) Bir kavmin mâ-beynin ıslâh etmek; tekûlu: صَحَنْتُ بَيْنَ الْقَوْمِ إِذَا أَصْلَحْتَ Ve vurmak maʹnâsına dahi gelir; tekûlu: صَحَنْتُهُ صَحَنَاتٍ إِذَا ضَرَبْتَهُ ضَرَبَاتٍ Ve

صَحْنُ الدَّارِ [ṡaḩnu’d-dâr] Evin ortasına dahi derler, وَسَطُ الدَّارِ maʹnâsına. Ve

صَحْنٌ [ṡaḩn] Büyük kâseye dahi derler. Ve

صَحْنٌ [ṡaḩn] Zikr olunan kâse ile bir nesne vermeğe dahi derler; tekûlu: صَحَنْتُهُ إِذَا اَعْطَيْتَهُ شَيْئًا فِيهِ Ve

صَحْنٌ [ṡaḩn] Dahi şol leğençe misâlinde olan nesneye derler ki sâzende olanlar onun ikisini birbirine vurmakla çalarlar, sinc maʹnâsına. Ve Cevherî’nin taʹbîrinden fehm olunan budur ki صَحْنٌ [ṡaḩn] zikr olunan nesnelerin birine ıtlâk oluna. Ve sâhib-i Ḵâmûs’un taʹbîrinden fehm olunan budur ki mecmûʹuna ıtlâk oluna münâsib olan evvelkidir, nitekim Cevherî’nin îrâd ettiği şiʹr delâlet eder, nazar oluna. Neʹam زَوْجٌ [zevc] gibi olmak dahi muhtemeldir; yukâlu: هُمَا زَوْجَانِ وَهُمَا زَوْجٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı