اَلنَّدِيُّ [en-nediyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) ve
اَلنَّادِي [en-nâdî] ve
اَلنَّدْوَةُ [en-nedvet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve
اَلْمُنْتَدَى [el-muntedâ] (مُلْتَقَى [multeḵâ] vezninde) Nâsın gündüz biriktikleri meclis ve encümene denir, ʹalâ-kavlin müctemiʹ oldukları hâlde ıtlâk olunur, teferruklarında ıtlâk olunmaz; tekûlu: حَضَرْنَا نَدِيَّهُمْ وَنَادِيَهُمْ وَنَدْوَتَهُمْ وَمُنْتَدَاهُمْ أَيْ مَجْلِسَهُمْ نَهَارًا أَوْ هُوَ الْمَجْلِسُ مَا دَامُوا مُجْتَمِعِينَ فِيهِ Ve tekûlu’l-ʹArab: مَا يَنْدُوهُمُ النَّادِي أَيْ مَا يَسَعُهُمْ Yaʹnî “Cemâʹat pek çok olmakla meclis onları ihâta eylemez.”
اَلنَّآدُ [en-ne΄âd] (nûn’un fethi ve hemzenin fethi ve elifin meddiyle فَعَالٌ [faʹâl] vezni üzere) ve
اَلنَّادِي [en-nâdî] (âhirinde elif-i maksûre ile) Belâ ve âfet, dâhiye maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı