اَلتَّأْمِيمُ [et-te΄mîm] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلتَّأَمُّمُ [et-te΄emmum] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bunlar da kasd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَّمَهُ وَتَأَمَّمَهُ إِذَا قَصَدَهُ Ve bunlarda hemzeyi yâ’ya ibdâlle يَمَّمَهُ ve تَيَمَّمَهُ dahi derler. Ve
تَيَمُّمٌ [teyemmum] Tevaddu΄ bi’t-türâb maʹnâsına müstaʹmel olur ki ʹörf-i şerʹîdir, kasd maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: تَيَمَّمَ التُّرَابَ إِذَا تَوَضَّأَ بِهِ Bunun da aslı تَأَمُّمٌ idi, hemze yâ’ya ibdâl olundu. Ve
تَأَمُّمٌ [te΄emmum] Analık edinmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَأَمَّمَ فُلَانَةً إِذَا اتَّخَذَهَا أُمًّا
اَلتَّيَمُّمُ [et-teyemmum] (fethateynle ve mîm-i evvelin zammı ve teşdîdiyle) Kezâlik kasd etmek; tekûlu: يَمَّمْتُهُ إِذَا قَصَدْتَهُ Ve
تَيَمُّمٌ [teyemmum] Âbdest bedeline toprakla tahâret-i şerʹiyye kılmağa dahi derler; tekûlu: تَيَمَّمْتُ لِلصَّلَاةِ وَأَصْلُهُ التَّعَمُّدُ وَالتَّوَخِّي Yaʹnî تَيَمُّمٌ [teyemmum] تَيَمَّمْتُكَ ve تَأَمَّمْتُكَ kavlinden me΄hûzdur, قَصَدْتُكَ maʹnâsına. Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: Bârî taʹâlânın ﴿فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا﴾ (النساء، 43، المائدة، 6)dediği kavl-i şerîfi اِقْصِدُوا لِصَعِيدٍ طَيِّبٍ maʹnâsınadır, zîrâ ʹArabların teyemmümü taleb ve kasd maʹnâsında istiʹmâli kesîr olmuştur, lafz-ıتَيَمُّمٌ [teyemmum] türâbla yüzü mesh edip elleri mesh etmeğe mahsus oluncaya dek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı