ثَبِيرَةُالْأَثْبِرَةِ [Šebîretu’l-Ešamp;biret] (šamp;â’nın fethiyle) ve
ثَبِيرُالْخَضْرَاءِ [Šebîru’l-Ḣaḋrâ΄] ve
ثَبِيرُالنِّصْعِ [Šebîru’n-Niṡʹ] (nûn’un kesriyle) ve
ثَبِيرُالزِّنْجِ [Šebîru’z-Zinc] ve
ثَبِيرُالْأَعْرَجِ [Šebîru’l-Aʹrec] ve
ثَبِيرُالْأَحْدَبِ [Šebîru’l-Aḩdeb] ve
ثَبِيرُغَيْنَاءَ [Šebîru Ġaynâ΄] Zâhir-i Mekke’de birer dağın ismleridir. Ve
ثَبِيرٌ [Šebîr] Muzeyne yurdunda bir suyun ismidir ki Şerîs b. Ḋamre el-Muzenî’ye Resûl-i enâm ʹaleyhi’s-selâm hazretleri iktâʹ buyurdular. Ve mezbûrun ismini Şureyḩ’e tebdîl buyurdular şerr-i ist maʹnâsından istikrâh sebebiyle.
ثَبِيرٌ [Šebîr] Bir dağın ismidir ki Mekke-i müşerrefede vâkiʹ olmuştur; yukâlu: “أَشْرِقْ ثَبِيرُ كَيْمَا نُغِيرُ” Yaʹnî “Yâ Šebîr, sen müşrıḵ ol tâ ki biz dahi sürʹat edevüz.” Bu kelâmı Ḩaccâc söyler, Minâ’dan rücûʹ etmek diledikte şemsin işrâkı hîninde. Ve نُغِيرُ [nuġîr] ġayn-ı muʹceme ile نُسْرِعُ maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı