اَللَّصَفُ [el-leṡaf] (lâm’ın ve ṡâd’ın fethiyle) أَصَفٌ [eṡaf] maʹnâsınadır ki kebere dedikleri nebâttır, ʹalâ-kavlin o nebâtın diplerinde biter bir nesnedir yâhûd أُذُنُ الْأَرْنَبِ [užunu’l-erneb] dedikleri nebâttır ki yapışkan bir ottur, onun için ḣužnî maʹak ve leṡîḵî dahi derler, Türkîde tavşan kulağı ve dul ʹavret yaprağı taʹbîr olunur; yaprağı lisânü’l-hamel yaprağına şebîh ve ondan edakk ve ahsen ve çiçeği beyâza mâ΄il gökçül ve şuʹbeli kökleri olur, kökünün gasûlünü tılâ vechi muhammir ve muhassindir. Ve
لَصَفٌ [leṡaf] Bir cins hurmâ ismidir. Ve Muġîšamp;a ile ʹAḵabe beyninde bir birke adıdır. Ve
لَصَفٌ [leṡaf] Masdar olur, bedenin derisi kayış gibi kupkuru olup kemiğe yapışmak maʹnâsına; yukâlu: لَصِفَ جِلْدُهُ لَصَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا يَبِسَ وَلَزِقَ
اَللَّصَفُ [el-leṡaf] (fethateynle) Hıyâr gibi bir nesnedir ki nebâtâttan kebere dedikleri otun dibinde biter. Ve
لَصَفٌ [leṡaf] Kezâlik bir cins hurmâya derler, ammâ Ebu’l-Ġavšamp; bu maʹnâya inkâr etti.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı