اَللَّدُودُ [el-ledûd] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) لَدِيدٌ [ledîd] gibi ağızı ağrıyan adamın huni ile ağızının bir yanına vazʹ ve saky olunan devâya denir. Cemʹi أَلِدَّةٌ [eliddet] gelir, أَجِلَّةٌ [ecillet] gibi. Ve
لَدُودٌ [ledûd] Bir gûne vecaʹ ismidir ki ağızda ve boğazda hâdis olur. Ve şedîdü’l-husûmet olan adama denir.
اَللَّدِيدَانِ [el-ledîdân] (lâm’ın fethi ve dâl’ın kesriyle) Derenin iki cânibi. Ve
لَدِيدَانِ [ledîdân] Boynun iki cânibine dahi derler. Ve ʹArabların اَللَّدُودُ [el-ledûd] dedikleri lâm’ın fethi ve dâl’ın zammıyla, bundan me΄hûzdur. Ve
لَدُودٌ [ledûd] Şol devâya derler ki ağzın bir cânibine dökerler. Ve fi’l-meseli: “جَرَى مِنْهُ مَجْرَى اللَّدُودِ” Ve
لَدُودٌ [ledûd] Husûmet edici kimseye dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı