لَدْنُ [ledn] (lâm’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) ve
لَدِنٌ [ledin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
لُدْنٌ [ludn] (lâm’ın zammıyla) ve
لَدْنِ [ledni] (جَيْرِ [ceyri] vezninde) ve
لَدْ [led] (lâm’ın fethiyle كَمْ [kem] vezninde) ve
لُدْ [lud] (lâm’ın zammıyla) ve
لَدًا [leden] (lâm’ın fethi ve tenvînle) ve
لُدُنٌ [ludun] (zammeteynle) ve
لُدُ [ludu] (kezâlik zammeteynle) ve
لَدَى [ledâ] lâm’ın fethi ve elifin kasrıyladır. Ve لَدَى [ledâ] kelimesinin هَلْ [hel]-i istifhâmiyye maʹnâsına vürûdu dahi mesmûʹ olmuştur. Mü΄ellif gerçi لَدُنْ [ledun] ile لَدَى [ledâ] kelimesini bir ʹadd eyledi, lâkin Şeyḣ Raḋî fark edip dedi ki لَدُنْ [ledun] kelimesi zamân ve mekânın evvel ve ibtidâsından muʹteberdir, onun için ekserî harf-i cerr olan مِنْ kelimesine mukârin olur. Ve لَدَى [ledâ] kelimesinde ibtidâ maʹnâsı lâzım değildir. Ve عِنْدَ kelimesi min-haysu’t-tasrîf eʹammdır. Ve لَدُنْ [ledun] kelimesi mâ-baʹdini izâfetle cerr eder, lâkin غُدْوَةٌ [ġudvet] kelimesini nasb eder.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı