munžu ~ مُنْذُ

Kamus-ı Muhit - منذ maddesi

مُنْذُ [munžu] (mîm’in zammı ve nûn’un sükûnuyla) Kelime-i basîtadır, yaʹnî mürekkeb değildir; zamm üzere mebnîdir. Ve مُذْ [muž] kelimesi mîm’in zammıyla مُنْذُ [munžu] kelimesinden mahzûftur; sükûn üzere mebnîdir. Ve bunlar baʹzen mîm’leri meksûr olur ve bunları ism-i mecrûr vely ve taʹkîb eder ve bu sûrette harf-i cerr olup mâ-baʹdlerini cerr ederler. Eğer makâm mâzî ise harf-i cerr olan مِنْ maʹnâsına olur ki مَا رَأَيْتُهُ مُذْ وَمُنْذُ أَشْهُرٍ gibi ve eğer mâkâm hâzır ise فِي maʹnâsına olurlar, مَا رَأَيْتُهُ مُنْذُ اللَّيْلَةِ gibi ve eğer maʹdûd ise مِنْ ve إِلَى maʹnâlarına olurlar, cemîʹan مَا رَأَيْتُهُ مُنْذُ يَوْمِ الْخَمِيسِ gibi ki “Perşembe gününden bu güne gelince görmedim” demek olur. Ve gâh olur ki bunları ism-i merfûʹ vely eder ki bu hâlet-i sâniyedir, مُنْذُ يَوْمَانِ gibi. Bu sûrette kendiler mübtedâ ve mâ-baʹdleri haber olup hâzırda ve maʹdûdda emed ve gâyet ve mâzîde evvel-i müddet maʹnâlarına olurlar. Ve ʹinde’l-baʹz bunlar zarflardır, mâ-baʹdlerinden kendiler ile ihbâr olunur. Bu sûrette بَيْنَ بَيْنَ maʹnâsınadır; meselâ لَقِيتُهُ مُنْذُ يَوْمَانِ kavli بَيْنِي وَبَيْنَ لِقَائِهِ يَوْمَانِ sebkindedir. Ve gâh olur ki bunları cümle-i fiʹliyye vely eder ki bu hâlet-i sâlisedir, niteki işbu: “مَا زَالَ مُذْ عَقَدَتْ يَدَاهُ إزَارَهُ” mısrâʹında vârid olmuştur. Yâhûd cümle-i ismiyye vely eder, niteki “وَلاَ زِلْتُ أَبْغِي الْمَالَ مُذْ أَنَا يَافِعٌ” mısrâʹında vâkiʹ olmuştur. Bu sûretlerde cümleye yâhûd cümleye muzâf olan zamâna muzâf olarak zarf olurlar, ʹalâ-kavlin bu sûretlerde kendiler mübtedâlardır. Cümleye muzâf zamân takdîr olunup ve o kendilere haber olurlar. Ve مُذْ [muž] kelimesinin aslı vech-i mezkûr üzere مُنْذُ [munžu] idi, iltikâ-i sâkineyn sûretinde مُذْ [muž] lafzının žâl’ını zammeye ircâʹları ona delâlet eder, مُذُ الْيَوْمِ gibi. Eğer fi’l-asl harekesi zamme olmasaydı, kâʹide-i muttaride mûcibince kesreye rücûʹu lâzım idi Ve bundan başka musaggarında مُنَيْذٌ [muneyž] derler Ve ʹinde’l-baʹz مُذْ [muž] kelimesi eğer ism ise aslı مُنْذُ [munžu]dur ve eğer harf ise kendisi asldır, yaʹnî bi-re΄sihâ müstakilledir. Ve gâhca žâl’lerin fethiyle مُنْذَ الْيَوْمِ وَمُذَ الْيَوْمِ derler ki tahfîfe mebnîdir. Ve ʹalâ-kavlin مُنْذُ [munžu] kelimesi mürekkebdir. Aslı harf-i cerr olan مِنْ ile Ṯayyi΄ kabîlesi lügatinde اَلَّذِي maʹnâsına olan ذُو [žû] kelimesidir; vâv hazf olunup zamme-i žâl’e müzâvece için mîm’i mazmûm kılınmıştır. Ve ʹalâ-re΄yin مِنْ ile إِذْ kelimesinden mürekkebdir, kesret-i tedâvülden nâşî tahfîfen hemze hazf olunup ictimâʹ-ı sâkineyn için žâl’i mazmûm kılındı. Ve ʹinde’l-baʹz aslı مِنْ ile ism-i işâret olan ذَا kelimesidir. Pes مَا رَأَيْتُهُ مُذْ يَوْمَانِ kavli مِنْ ذَا الْوَقْتِ يَوْمَانِ takdîrindedir. Ve akvâl-i mesrûdenin mecmûʹu taʹassüf ve câddeden hurûc ve tenekkübü mutazammındır.

Vankulu Lugatı - منذ maddesi

مُنْذُ [munžu] (mîm’in zammı ve žâl’ın zamm üzere binâsıyla) ve

مُذْ [muž] (mîm’in zammı ve žâl’ın sükûnü üzere binâsıyla) Bunlardan her biri harf-i cerr olmağa sâlih olur. Bu takdîrce فِي mecrâsına cârî olur, lâkin şol zamâna cârî olur ki sen onda hâzırsın; tekûlu: مَا رَأَيْتُهُ مُنْذُ اللَّيْلَةِ Ve ism olmağa dahi sâlih olur. Bu takdîrce mâ-baʹdi merfûʹ olur. Târih üzere ve tevkît üzere târîh için olduğu vaktte مَا رَأَيْتُهُ مُذْ يَوْمُ الْجُمُعَةِ dersin, yaʹnî evvel-i inkıtâʹ-ı rü΄yet yevm-i cumʹadadır ve tevkît için oldukta مَا رَأَيْتُهُ مُذْ سَنَةٌ dersin yaʹnî müddet-i ʹadem-i rü΄yet bir yıldır. Bu takdîrce مُذْ [muž]un mâ-baʹdi nekire olur, gayrı olmaz, مُذْ سَنَةِ كَذَا demezsin belki hemîn مُذْ سَنَةٌ dersin. Ve Sîbeveyhi eyitti: مُذْ zamânda مِنْ gibidir mekânda. Ve bir cemâʹat kelime-i مُنْذُ [munžu] مِنْ [min] ile إِذْ [iž]den mürekkeb olur kelime-i vâhide kılınmıştır dediler. Cevherî eydür: Bu bir kelamdır ki bunun sıhhatine delîl yoktur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı