اَلْمِنْوَلُ [el-minvel] ve
اَلْمِنْوَالُ [el-minvâl] (مِنْبَرٌ [minber] ve مِحْرَابٌ [miḩrâb] veznlerinde) Cullâhların selmen ağacına denir ki nesc olunan bezi ona sararlar. Bu maʹnâdandır ki ʹArablar bir tâ΄ife ahlâk ve evzâʹda yeksân ve yek-renk olsalar, هُمْ عَلَى مِنْوَالٍ وَاحِدٍ derler, إِسْتَوَتْ أَخْلَاقُهُمْ maʹnâsına. Ve
مِنْوَالٌ [minvâl] Cullâha denir; yukâlu: هُوَ مِنْوَالٌ أَيْ حَائِكٌ
اَلْأَنْوَالُ [el-envâl] (hemzenin fethiyle) Cemʹi, zikr olunan ağaçlar maʹnâsına. Ve kaçan bir kavm ahlâkta berâber olsalar onlara هُمْ عَلَى مِنْوَالٍ وَاحِدٍ ve رَمَوْا عَلَى مِنْوَالٍ وَاحِدٍ derler أَيْ عَلَى رِشْقٍ وَاحِدٍ ve رِشْقٌ [rişḵ] râ’nın kesri ve şîn’in sükûnuyla bir nevʹ atmaktır. Ve
مِنْوَالٌ [minvâl] Vech maʹnâsına da gelir, egerçi zikr olunan maʹnâlar dahi maʹnâ-yı vechi mutazammındır; yukâlu: لَا أَدْرِي عَلَى أَيِّ مِنْوَالٍ هُوَ أَيْ عَلَى أَيِّ وَجْهٍ هُوَ Ve
نَوْلٌ [nevl] Hakk maʹnâsına da gelir; minhu kavluke: نَوْلُكَ أَنْ تَفْعَلَ كَذَا أَيْ حَقُّكَ وَمَا يَنْبَغِي لَكَ Ve bunun aslı تَنَاوُلٌ [tenâvul]dendir ki gûyâ ki تَنَاوَلُكَ كَذَا وَكَذَا demektir; ve minhu eyzan kavluke: مَا نَوْلُكَ أَنْ تَفْعَلَ كَذَا أَيْ مَا يَنْبَغِي لَكَ Ve
أَنْوَالٌ [envâl] نَالٌ [nâl]in dahi cemʹi gelir. Ve نَالٌ [nâl] ʹatâsı çok kimsedir, ʹalâ-mâ se-yecî΄u inşâallâhu taʹâlâ.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı