اَلرَّخْمُ [er-raḣm] (râ’nın fethiyle) ve
اَلرَّخَمُ [er-reḣam] (fethateynle) ve
اَلرَّخَمَةُ [er-reḣamet] (fetehâtla) إِرْخَامٌ [irḣâm] maʹnâsınadır; yukâlu: رَخَمَتِ الدَّجَاجَةُ الْبَيْضَ وَعَلَيْهِ رَخْمًا وَرَخَمًا وَرَخَمَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا حَضَنَتْهُ Şârih der ki burada zamîrler müşevveştir. Ve
رَخَمٌ [reḣam] ve
رَخَمَةٌ [reḣamet] Çocukla vâlidesi erişip oynaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَخَمَتِ الْمَرْأَةُ وَلَدَهَا رَخَمًا وَرَخَمَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّالِثِ إِذَا لَاعَبَتْهُ Ve rahm ve şefkat eylemek maʹnâsınadır; pes mühmele ve muʹceme bir maʹnâyadır; tekûlu: رَخَمْتُ الشَّيْءَ أَيْ رَحِمْتُهُ Ve savt yâ kelâm âheste ve nerm ve mülâyim olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَخَمَ الصَّوْتُ أَوِ الْكَلَامُ رَخَمًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا لَانَ وَسَهُلَ
اَلرَّخْمَةُ [er-raḣmet] (râ’nın fethi ve ḣâ’nın sükûnuyla) Rahmet maʹnâsınadır, Ebû Zeyd rivâyeti üzere; yukâlu: رَخِمَهُ رَخْمَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ كَمَا يُقَالُ رَحِمَهُ رَحْمَةً
اَلرَّخَمَةُ [er-reḣamet] (fethateynle) Şok kuştur ki ebkaʹdır yaʹnî ablaktır hilkatte, kerkeze şebîhtir ve ona أَنُوقٌ [enûḵ] dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı