er-redaḩ ~ اَلرَّدَحُ

Kamus-ı Muhit - الردح maddesi

اَلرَّدَحُ [er-redaḩ] (fethateynle) Zamân-ı medîd maʹnâsınadır; yukâlu: أَقَامَ رَدَحًا مِنَ الدَّهْرِ أَيْ زَمَنًا طَوِيلاً

اَلرَّدْحُ [er-redḩ] (مَدْحٌ [medḩ] vezninde) Haşem-nişîn tâ΄ifesi çadırlarının ensesine bir şukka dahi sokuşturmak, ʹalâ-kavlin üzerine balçık sıvamakla mütekâsif kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَحَ الْبَيْتَ رَدْحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَدْخَلَ شُقَّةً فِي مُؤَخَّرِهِ أَوْ كَاثَفَ عَلَيْهِ الطِّينَ Ve

رَدْحٌ [redḩ] Vecaʹ-ı hafîfe denir; yukâlu: أَخَذَهُ رَدْحٌ أَيْ وَجَعٌ خَفِيفٌ Ve sâbit ve müstakar olmak maʹnâsınadır; ve minhu yukâlu: مَا صَنَعَتْ فُلاَنَةٌ فَيُقَالُ فِي جَوَابِهِ سَدَحَتْ وَرَدَحَتْ قَوْلُهُ سَدَحَتْ أَيْ أَكْثَرَتْ مِنَ الْوَلَدِ وَرَدَحَتْ أَيْ ثَبَتَتْ وَتَمَكَّنَتْ يَعْنِي عِنْدَ زَوْجِهَا Kezâlik سَدَحَ الرَّجُلُ وَرَدَحَ derler, “Hâcet ve merâmına nâ΄il oldu” maʹnâsına. Kezâlik سَدَحَتِ الْمَرْأَةُ وَرَدَحَتْ derler, “Zevci ʹindinde vakʹ ve kadr ve hürmet buldu” diyecek yerde. Bunların cümlesi sebât ve itmînân maʹnâsındandır.

Vankulu Lugatı - الردح maddesi

اَلرُّدُحُ [er-ruduḩ] (zammeteynle) رَدَاحٌ [redâḩ]ın cemʹidir.

اَلرَّدْحُ [er-redḩ] (râ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) ve

اَلْإِرْدَاحُ [el-irdâḩ] (hemzenin kesri ve râ’nın sükûnuyla) Göçer evine bir kıtʹa dahi ziyâde etmek; yukâlu: رَدَحْتُ الْبَيْتَ وَأَرْدَحْتُهُ إِذَا أَدْخَلْتَ شُقَّةً فِي مُؤَخَّرِهِ Ve ev üzerine balçık örtmek maʹnâsına da gelir; tekûlu: رَدَحْتُ الْبَيْتَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَأَرْدَحْتُهُ إِذَا كَاثَفْتَ عَلَيْهِ بِالطِّينِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı