ez-zefer ~ اَلزَّفَرُ

Kamus-ı Muhit - الزفر maddesi

اَلزَّفَرُ [ez-zefer] (fethateynle) Ağaca vurulan desteğe ve pâyendeye ıtlâk olunur, hâmil olduğu için.

اَلزِّفْرُ [ez-zifr] (zâ’nın kesriyle) Yüke denir ki götürülür, حِمْلٌ [ḩiml] maʹnâsına; yukâlu: عَلَى ظَهْرِهِ زِفْرٌ أَيْ حِمْلٌ Ebû ʹAlî Bâriʹ nâm kitâbında حَمَلٌ [ḩamel] ile zabt eylemiştir ki fethateynledir, kuzu demek olur. Şârih der ki ikisi de sahîhtir. Ve

زِفْرٌ [zifr] Kırbaya ıtlâk olunur, arkada götürüldüğü için. Ve misâfir ve reh-revân takımına ıtlâk olunur ki yol sâmânıdır. Ve cemâʹat-i insânîye denir; yukâlu: زِفْرٌ مِنْ أَهْلِ السَّفَرِ يُجَهِّزُونَ الزِّفْرَ أَيْ جَمَاعَةٌ مِنْهُمْ يُجَهِّزُونَ جِهَازَ الْمُسَافِرِ

اَلزَّفْرُ [ez-zefr] (حَفْرٌ [ḩafr] vezninde) ve

اَلزَّفِيرُ [ez-zefîr] (zâ’nın fethiyle) Soluğu uzun uzadı içeri çektikten sonra taşra vermek maʹnâsınadır ki mihnet-zede ve derd-nâk adamın hâletidir, göğüs geçirmek taʹbîr olunur; yukâlu: زَفَرَ الرَّجُلُ زَفْرًا وَزَفِيرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَخْرَجَ نَفَسَهُ بَعْدَ مَدِّهِ إِيَّاهُ Şârih der ki bundan ism زَفْرَةٌ [zefret] ve زَفِيرٌ [zefîr]dir, intehâ. Ve

زَفْرٌ [zefr] Bir nesneyi yüklenip götürmek maʹnâsınadır ki زَفِيرٌ [zefîr]i yaʹnî şiddetle soluk almağı müstelzimdir; yukâlu: زَفَرَ الشَّيْءَ زَفْرًا إِذَا حَمَلَهُ Ve kuyudan su çekmek maʹnâsına müstaʹmeldir, yukâlu: زَفَرَ الْمَاءَ إِذَا اسْتَقَى Ve âteş ʹalevi gürüldemek maʹnâsına; yukâlu: زَفَرَتِ النَّارُ إِذَا سُمِعَ لِتَوَقُّدِهَا صَوْتٌ

اَلزُّفَرُ [ez-zufer] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Arslana ıtlâk olunur, زَفِيرٌ [zefîr]den me΄hûzdur. Ve dilîr ve bahâdıra ıtlâk olunur. Ve deryâya ve suyu firâvân çaya ıtlâk olunur, temevvücle izhâr-ı zefîr eylediği için. Ve زَفِيرُ الْعَطِيَّةِ [zefîru’l-ʹaṯiyye] pek çok vergiden ʹibârettir. Ve dolu ve ağır kırbalar götürür olan adama ıtlâk olunur. Ve iri cüsseli tüvânâ erkek deveye ıtlâk olunur. Ve müretteb alaya ve ʹaskere ıtlâk olunur. Ve

زُفَرُ [Zufer] Aʹlâm-ı ʹulemâdan bir cemâatin ismidir. İmâm Zufer b. Hužeyl onların birisidir, ʹulûmda mütebahhirlerdir.

Vankulu Lugatı - الزفر maddesi

اَلزِّفْرُ [ez-zifr] (zâ’nın kesriyle ve fâ’nın sükûnuyla) Yük, hıml maʹnâsına.

اَلزَّفْرُ [ez-zefr] (zâ’nın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Masdar, göndermek maʹnâsına; yukâlu: زَفَرَ الْحِمْلَ يَزْفَرُهُ زَفْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ حَمَلَهُ

اَلزُّفَرُ [ez-zufer] (zâ’nın zammı ve fâ’nın fethiyle) Ulu, seyyid maʹnâsına. Ve seyyide زُفَرٌ [zufer] dediklerine bâʹis, zîr-i destinde olanların me΄ûnetine kefîl olup bârgirânların çektiği içindir. Ve

زُفَرُ [Zufer] Ebû Ḩanîfe’nin ashâbından birinin ismidir, radıyallâhu taʹâlâ ʹanhum.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı