اَلزُّقُّ [ez-zuḵḵ] (zây’ın zammıyla) Hamra denir; cemʹi زَقَقَةٌ [zeḵaḵat]tır, fetehâtla; yukâlu: سَقَاهُ زُقًّا أَيْ خَمْرًا
اَلزَّقُّ [ez-zaḵḵ] (zây’ın fethi ve ḵâf’ın teşdîḋiyle) Kuş çımkırmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَقَّ الطَّائِرُ زَقًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا رَمَى بِذَرْقِهِ Ve kuş ağzıyla kendi yavrusunu yemlemek maʹnâsınadır; yukâlu: زَقَّ الطَّائِرُ فَرْخَهُ إِذَا أَطْعَمَهُ بِفِيهِ
اَلزِّقُّ [ez-ziḵḵ] (zây’ın kesriyle) Tuluma denir, ʹalâ-kavlin tüyü yolunmadık tuluma denir ki ona şarâb makûlesi nesne korlar. Cemʹi أَزْقَاقٌ [ezḵâḵ] ve زِقَاقٌ [ziḵâḵ] gelir, ذِئَابٌ [ži΄âb] vezninde ve زُقَّانٌ [zuḵḵân] gelir, ذُؤْبَانٌ [žu΄bân] vezninde; yukâlu: شَرِبَ الزُّقَّ بِالزِّقِّ أَيِ الْخَمْرَ بِالسِّقَاءِ أَوْ هُوَ جِلْدُ يُجَزُّ وَلاَ يُنْتَفُ لِلشَّرَابِ وَنَحْوِهِ
اَلزَّقُّ [ez-zaḵḵ] (zâ’nın fethiyle) Kuş yavrusuna ağzıyla gıdâ yedirmek; yukâlu: زَقَّهُ يَزُقُّهٌ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَطْعَمَ فَرْخَهُ بِفِيهِ
اَلزِّقُّ [ez-ziḵḵ] (zâ’nın kesri ve ḵâf’ın teşdîdiyle) Tulum, siḵâ΄ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı