اَلسَّجَمُ [es-secem] (fethateynle) Belli ve âşikâre olan suya denir; yukâlu: بِالْأَرْضِ سَجَمٌ أَيْ مَاءٌ بَيِّنٌ Ve akan göz yaşına denir. Ve söğüt ağacının yaprağına denir.
اَلسَّجْمُ [es-secm] (رَجْمٌ [recm]vezninde) ve
اَلسُّجُومُ [es-sucûm] (هُجُومٌ [hucûm] vezninde) ve
اَلسَّجَمَانُ [es-secemân] (fetehâtla) Müteʹaddîdir, göz yaşı akıtmak ve bulut yağmur akıtmak maʹnâsına; yukâlu: سَجَمَتِ الْعَيْنُ وَالسَّحَابَةُ الْمَاءَ سَجْمًا وَسُجُومًا وَسَجَمَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا قَطَرَ دَمْعُهَا وَسَالَ قَلِيلًا أَوْ كَثِيرًا وَيُقَالُ سَجَمَ الرَّجُلُ الدَّمْعَ Ve
سَجْمٌ [secm] ve
سُجُومٌ [sucûm] Bir işten oyalanıp gecikmek ve ağır deprenmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَجَمَ عَنِ الْأَمْرِ إِذَا أَبْطَأَ
اَلسَّجْمُ [es-secm] (sîn’in fethi ve cîm’in sükûnuyla) Akıtmak; yukâlu: سَجَمَتِ الْعَيْنُ دَمْعَهَا إِذَا أَسَالَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı