eṯ-ṯilâʹ ~ اَلطِّلَاعُ

Kamus-ı Muhit - الطلاع maddesi

اَلطِّلاَعُ [eṯ-ṯilâʹ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Bir nesnenin dolusuna denir; yukâlu: طِلاَعُ الشَّيْءِ أَيْ مِلْؤُهُ Cemʹi طُلُعٌ [ṯuluʹ] gelir, كُتُبٌ [kutub] vezninde.

اَلطَّلاَّعُ [eṯ-ṯallâʹ] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Mübâlaga-i fâʹildir, ve minhu: رَجُلٌ طَلاَّعُ الثَّنَايَا وَرَجُلٌ طَلاَّع ُالْأَنْجُدِ أَيْ مُجَرِّبٌ لِلْأُمُورِ رَكَّابٌ لَهَا يَعْلُوهَا وَيَقْهَرُهَا بِمَعْرِفَتِهِ وَتَجَارِبِهِ وَجَوْدَةِ رَأْيِهِ أَوِ الَّذِي يَؤُمُّ مَعَالِيَ الْأُمُورِ Burada ثَنَايَا [šamp;enâyâ] ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet]in cemʹidir ki sarp belene denir. Ve أَنْجُدٌ [encud] أَفْلُسٌ [eflus] vezninde نَجْدٌ [necd]in cemʹidir ki yüksek yere denir. Pes طَلاَّعُ الثَّنَايَا [ṯallâʹu’šamp;-šamp;enâyâ] sarp belenlere ve طَلاَّعُ الْأَنْجُدِ [ṯallâʹu’l-encud] yüksek yerlere suʹûd edici demektir. ʹArablar bunlar ile umûr u ahvâl-i dehriyyede bi’d-defeʹât tecribesi mesbûk kâr-âzmûde olup rüşd ve ʹirfân ve tecârib-i kesîre ve cevdet-i re΄y ü izʹânıyla umûr-ı şedîdeye gâlib ve mesâlih-i müşkileye kâhir olan adamdan kinâye ederler yâhûd umûr-ı hasîseye aslâ tenezzül ve irtikâb eylemeyip dâ΄imâ ʹuluvv-i himmetle meʹâlî-i umûra kasd ve ibtidâr eden kimseden kinâye ederler.

Vankulu Lugatı - الطلاع maddesi

اَلطِّلَاعُ [eṯ-ṯilâʹ] (ṯâ’nın kesriyle) Bir nesnenin dolusu. Kâle’l-Ḩasen لَأَنْ أَعْلَمَ أَنِّي بَرِيءٌ مِنَ النِّفَاقِ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ طِلَاعِ الْأَرْضِ ذَهَبًا Aṡmaʹî eyitti: طِلَاعُ الْأَرْضِ [ṯilâʹu’l-arḋ] yer dolusu demektir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı