eṯ-ṯulâvet ~ اَلطُّلَاوَةُ

Kamus-ı Muhit - الطلاوة maddesi

اَلطَّلَاوَةُ [eṯ-ṯalâvet] (ṯâ’nın harekât-ı selâsıyla) Hüsn ve behcet ve kabûl maʹnâsınadır ki bir nesnenin hüsn ve revnak ve behcetinden nâşî makbûl ve mahbûbu’l-kulûb olmasından ʹibârettir; yukâlu: مَا عَلَى وَجْهِهِ حَلَاوَةٌ وَفِي كَلَامِهِ طَلَاوَةٌ أَيْ حُسْنٌ وَبَهْجَةٌ وَقَبُولٌ Ve câdûluğa denir, sihr maʹnâsına. Ve sütün ve kanın yüzlerinde zuhûr eden yufkaca zara denir. Ve baʹde’t-taʹâm ağızda kalan taʹâm bakiyyesine denir. Ve bir ʹârızadan yâhûd hastalıktan nâşî ağızda peydâ olan galîz salyara denir ki bulaşık gibi ağzın içine yapışık olur, Türkîde yar taʹbîr olunur. Ve gecikmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَلَا الرَّجُلُ طَلَاوَةً إِذَا أَبْطَأَ

Vankulu Lugatı - الطلاوة maddesi

اَلطُّلَاوَةُ [eṯ-ṯulâvet] (ṯâ’nın zammı ve lâm’ın fethiyle) Hüsn ve kabûl maʹnâsına; yukâlu: مَا عَلَيْهِ طُلَاوَةٌ

اَلطَّلَاوَةُ [eṯ-ṯalâvet] (ṯâ’nın fethiyle) Bi-maʹnâhâ.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı