اَلْقِذَى [el-ḵižâ] (إِلَى [ilâ] vezninde) Un gibi pek hurde toprağa denir; cemʹi أَقْذَاءٌ [aḵžâ΄] gelir ve قُذِيٌّ [ḵužiyy] gelir, صُلِيٌّ [ṡuliyy] vezninde.
اَلْقَذَى [el-ḵažâ] (žâl-ı muʹceme ile عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) İnsânın gözüne ve meşrûbâta düşen hâr u hâşake ve çirk makûlesine denir; yukâlu: وَقَعَ فِي عَيْنِهِ وَفِي الشَّرَابِ قَذًى وَهُوَ مَا يَقَعُ فِي الْعَيْنِ وَفِي الشَّرَابِ مِنَ الْوَسَخِ وَنَحْوِهِ Ve nâka ve koyun makûlesi hayvândan doğurmazdan evvelce ve sonraca zuhûr eden kan ve çirk-âb makûlesine denir. Ve قَذَيَانٌ [ḵažeyân] maʹnâsına masdar olur, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْقَذَى [el-ḵažâ] (ḵâf’ın fethi ve žâl-ı muʹcemeden sonra elifin kasrıyla) Göze düşen ve şarâba düşen nesne; yukâlu: قَذِيَتْ عَيْنُهُ تَقْذَى قَذًى إِذَا سَقَطَتْ فِيهَا قَذَاةٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı