اَلْقَذَلُ [el-ḵažel] (fethateynle) ʹAyb ve nakîsa maʹnâsınadır; yukâlu: مَا بِهِ قَذَلٌ أَيْ عَيْبٌ
اَلْقَذْلُ [el-ḵažl] (عَزْلٌ [ʹazl] vezninde) Bir adamın قَذَالٌ [ḵažâl]ine vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَذَلَهُ قَذْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ضَرَبَ قَذَالَهُ Ve doğrudan sapmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَذَلَ فَلَانٌ إِذَا مَالَ وَجَارَ Ve bir kimseye uymak, ʹalâ-kavlin ʹayblamak maʹnâsınadır; yukâlu: قَذَلَ فُلَانًا إِذَا تَبِعَهُ أَوْ عَابَهُ Ve bir husûsta cidd ve cehd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَذَلَ فِي الْأَمْرِ إِذَا جَدَّ
اَلْقُذُلُ [el-ḵužul] (zammeteynle) Kezâlik cemʹi.
اَلْقَذْلُ [el-ḵažl] (ḵâf’ın fethi ve zâl’in sükûnuyla) Enseye vurmak; tekûlu: قَذَلْتُهُ إِذَا ضَرَبْتَ قَذَالَهُ Ve baʹzılar eyitti: قَذْلٌ [ḵažl] meyle ve cevre derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı