الْمُقَارَأَةُ [el-muḵâre΄et] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve
الْقِرَاءُ [el-ḵirâ΄] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) Bir kişi ile ders okumak, müdârese maʹnâsınadır; lâkin vâhidde istiʹmâli gâlibdir, iştirâkta okuyuşmak taʹbîr olunur; tekûlu: قَارَأَهُ مُقَارَأَةً وَقِرَاءً أَيْ دَارَسَهُ
الْقَرَّاءُ [el-ḵarrâ΄] (كَتَّانٌ [kettân] vezninde) Tilâveti güzel kimseye denir, حَسَنُ الْقِرَاءَةِ maʹnâsına ki tecvîd ve tertîl üzere kırâ΄at eder ola. Cemʹi قَرَّاؤُونَ [ḵarrâ΄ûn] gelir, bunun mükesser olarak cemʹi yoktur; yukâlu: هُوَ قَرَّاءٌ أَيِ الْحَسَنُ الْقِرَاءَةِ
الْقُرَّاءُ [el-ḵurrâ΄] (رُمَّانٌ [rummân] vezninde) Nâsik ve müteʹabbid ve sâlih ve pârsâ adama denir. Cemʹi قُرَّاؤُونَ [ḵurrâ΄ûn] gelir ve قَرَارِيءُ [ḵarârî΄] gelir دَنَانِيرُ [denânîr] vezninde.
اَلْقِرَا [el-ḵirâ] (رِضَا [riḋâ] vezninde) ve
اَلْقَرَاءُ [el-ḵarâ΄] (سَخَاءٌ [seḣâ΄] vezninde) Bir adamı mihmân edip ziyâfet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَى الضَّيْفَ قَرًى وَقَرَاءً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَضَافَهُ
اَلْقُرَّاءُ [el-ḵurrâ΄] (bi-zammi’l-ḵâfi ve teşdîdi’r-râ΄i) ʹÂbid olan kimse.
اَلْقَرَاءُ [el-ḵarâ΄] (ḵâf’ın fethi ve elifin meddiyle) Bi-maʹnâhu; tekûlu: قَرَيْتُ الضَّيْفَ قِرًى مِثْلُ قَلَيْتُهُ قِلًى وَقَرَاءً إِذَا أَحْسَنْتَ إِلَيْهِ إِذَا كَسَرْتَ الْقَافَ قَصَرْتَ وَإِنْ فَتَحْتَ مَدَدْتَ Ve
قِرَى [ḵirâ] Konuğa derler ve taʹâmâ dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı