el-ḵallâṡ ~ اَلْقَلَّاصُ

Kamus-ı Muhit - القلاص maddesi

اَلْقَالِصُ [el-ḵâliṡ] ve

اَلْقَلِيصُ [el-ḵalîṡ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلْقَلاَّصُ [el-ḵallâṡ] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Kesretinden yükselip kalkan suya denir.

Vankulu Lugatı - القلاص maddesi

اَلْقَلَّاصُ [el-ḵallâṡ] (ḵâf’ın fethi ve lâm’ın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu.

اَلْقِلَاصُ [el-ḵilâṡ] (ḵâf’ın kesriyle) قُلُصٌ [ḵuluṡ]un cemʹi, سُلُبٌ [sulub]le سِلَابٌ [silâb] gibi ki سُلُبٌ [sulub] mâtem libâsına derler. Cevherî’nin bu tanzîrinden fehm olunan budur ki سِلَابٌ [silâb] cemʹi olup سُلُبٌ [sulub] vâhid ola, lâkin bâb-ı bâ’da ʹaksine tasrîh edip كِتَابٌ [kitâb]la كُتُبٌ [kutub] gibidir demiştir. Cevherî’nin bu taʹbîrinden fehm olunan budur ki قَلَائِصُ [ḵalâ΄iṡ] قُلُوصٌ [ḵulûṡ]un bi’z-zât cemʹi ola, lâkin قَدُومٌ [ḵadûm]da قُدُمٌ [ḵudum] قَدُومٌ [ḵadûm]un cemʹi ve قَدَائِمُ [ḵadâ΄im] قَدُومٌ [ḵadûm]un cemʹidir demiştir. Ve ʹAdevî eyitti: قَلُوصٌ [ḵalûṡ] ibtidâ binilen dişi devedir ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] dişlerin bırakınca ve ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] dişlerin bıraktıktan sonra نَاقَةٌ [nâḵat] derler, قَلُوصٌ [ḵalûṡ] demezler. Ve ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] dört diştir iki yukarıda ve iki aşağıda. Ve قَعُودٌ [ḵaʹûd] ibtidâ binilen erkek deveye derler, ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] dişlerin bırakınca ve ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] dişlerin bıraktıktan sonra جَمَلٌ [cemel] derler, قَعُودٌ [ḵaʹûd] demezler. Ve gâh olur ayakları uzun olan nâkaya قَلُوصٌ [ḵalûs] derler. Ve

قَلُوصٌ [ḵalûṡ] Devekuşu yavrusuna dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı