en-nekl ~ اَلنَّكْلُ

Kamus-ı Muhit - النكل maddesi

اَلنَّكْلُ [en-nekl] (شَكْلٌ [şekl] vezninde) İşkence ve نَكَالٌ [nekâl]i kabûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَكِلَ الرَّجُلُ نَكْلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا قَبِلَ النَّكَالَ

اَلنَّكَلُ [en-nekel] (fethateynle) Şol ipe denir ki büyük kovanın aşağısına bağladıktan sonra bir ucunu dahi kovanın ağacına bağlarlar, ona عِنَاجٌ [ʹinâc] dahi derler. Ve bahâdır ve zûr-mend ve cenk ve cidâl husûsunda mücerreb ve mübdi΄ ve muʹîd olan dilâvere ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ نَكَلٌ أَيْ قَوِيٌّ مُجَرِّبٌ مُبْدِئٌ مُعِيدٌ Bu vasfla muttasıf olan ata da ıtlâk olunur; ve minhu’l-hadîsu: “إِنَّ اللهَ يُحِبُّ النَّكَلَ عَلَى النَّكَلِ” [Ve] مُبْدِئٌ [mubdi΄] ve مُعِيدٌ [muʹîd] aslâ fâtir ve süst olmayan mukdim ve gayûr adama ıtlâk olunur, meselâ gazâ ve cihâdın birini edâ eyledikten sonra faysal vermeyip birine dahi mübâderet eder. Ve bu sıfatta olan yâhûd mü΄eddeb ve münkâd olan ata da ıtlâk olunur.

اَلنِّكْلُ [en-nikl] (nûn’un kesriyle) Kendisiyle işkence ve ʹukûbet olunacak şey΄e denir; ve minhu yukâlu: إِنَّهُ لَنِكْلُ شَرٍّ أَيْ يُنَكَّلُ بِهِ أَعْدَاءُهُ Yaʹnî aʹdâsına medâr-ı tenkîl ve ʹukûbettir. Ve şiddetli bukağıya denir; cemʹi أَنْكَالٌ [enkâl]dir. ʹAlâ-kavlin âteşten olan bukağıya denir. Kâle’ş-şârih ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿إِنَّ لَدَيْنَا أَنْكَالًا وَجَحِيمًا﴾ فَالنِّكْلُ اَلْقَيْدُ الشَّدِيدُ أَوْ قَيْدٌ مِنْ نَارٍ Ve

نِكْلٌ [nikl] Bir gûne at gemine ʹalâ-kavlin menzil süren ulakların kullandıkları geme denir, kantarma ve şebeş gibi. Ve licâm demirine ıtlâk olunur ki atı zabt eder. Ve yulara ıtlâk olunur.

Vankulu Lugatı - النكل maddesi

اَلنَّكَلُ [en-nekel] (fethateynle) نِكْلٌ [nikl]de lügattir, شِبْهٌ [şibh]le شَبَهٌ [şebeh] gibi.

اَلنِّكْلُ [en-nikl] (nûn’un kesri vekâf’ın sükûnuyla) Bukağı, kayd maʹnâsına. Ve

نِكْلٌ [nikl] Kezâlik uyan demirine dahi derler, حَدِيدَةُ اللِّجَامِ maʹnâsına. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: نِكْلٌ [nikl] risâlet tarîkiyle bir yere gönderilen kimsenin kullandığı licâma derler. Ve

نِكْلٌ [nikl] Şol kimseye dahi derler ki şedîd olup aʹdâsına licâm mesâbesinde ola. Ve

نِكْلٌ [nikl] Bir kimseyi zebûn eden belâya dahi derler; yukâlu: رَمَاهُ اللهُ بِنِكْلِهِ أَيْ بِمَا يُنَكِّلُهُ Ve

نِكْلٌ [nikl] Kezâlik şedîd olan kimse, ʹalâ-mâ se-yecî΄u.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı