الْهَذْءُ [el-hež΄] (hâ’nın fethi ve zâl-ı muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesneyi be-gâyet çabuk kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَذَأَ الشَّيْءَ هَذْءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا قَطَعَهُ قَطْعًا أَوْحَى أَيْ أَسْرَعَ مِنَ الْهَذِّ Ve هَذٌّ [hežž] (teşdîd-i žâl’le) sürʹatle kesmek maʹnâsınadır; lâkin هَذْءٌ [hež΄] kelimesinin mefhûmu ondan eblagdır. Ve
هَذْءٌ [hež΄] Helâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَذَأَ الْعَدُوَّ أَيْ أَبَارَهُمْ Ve bir kimseye mekrûh ve nâ-sezâ kelâm işittirmek maʹnâsınadır, gerek gıyâbında ve gerek huzûrunda olsun; yukâlu: هَذَأَ فُلاَنًا أَيْ أَسْمَعَهُ مَا يَكْرَهُ Ve bir nesne sapır sapır düşüp dökülmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَذَأَتِ الإِبِلُ أَيْ تَسَاقَطَتْ Yaʹnî “Develer yolda ifrât-ı nâ-tüvânlıklarından dermânde olup esmâr-ı resîde gibi sapır sapır dökülüp kaldılar.”
اَلْهَذْءُ [el-hež΄] (hâ’nın fethi ve žâl’ın sükûnuyla) Kesmek, katʹ maʹnâsına; yukâlu: هَذَأْتُ الشَّيْءَ هَذْءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْ قَطَعْتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı