اَلْجَذْعُ [el-cežʹ] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) Davarı yemsiz habs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَذَعَ الدَّابَّةَ جَذْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا حَبَسَهَا عَلَى غَيْرِ عَلَفٍ Ve iki deveyi bir ip ile birbirine çatmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَذَعَ بَيْنَ الْبَعِيرَيْنِ إِذَا قَرَنَهُمَا فِي قَرَنٍ
اَلْجَذَعُ [el-cežaʹ] (cîm’in ve žâl-ı muʹcemenin fethiyle) ثَنِيٌّ [šamp;eniyy] kertesinden evvel yaʹnî yaşı o kerteden eksik olan hayvâna denir; mü΄ennesi جَذَعَةٌ [cežaʹat]tir. Ve bu hayvâna zamân-ı mezkûrda ismdir, bitecek ve düşecek dişe mülâbis olmaya.
اَلْجِذْعُ [el-cižʹ] (cîm’in kesriyle) Hurmâ ağacının bedenine denir; yukâlu: صُلِبَ فِي جِذْعِ نَخْلَةٍ أَيْ سَاقِهَا Ve
جِذْعٌ [Cižʹ] Ġassân kabîlesinden İbn ʹAmr’dır ki bir maʹrûf kimsedir: “خُذْ مِنْ جِذْعِ مَا أَعْطَاكَ” meselinin menşe΄idir. Aslı budur ki Ġassân kabîlesi Yemen’de Selîḩ kabîlesinin emîrine beher sene adam başına iki altın baş harcı verir idi. Ve resm-i mezkûrun tahsîldârı emîr-i mezbûr tarafından Sebṯa b. el-Munžir nâm bir kimse idi. Bir gün mezbûrun Sebṯa veregeldiği resm-i merkûmu almak için mezkûr Cižʹ’in kapısına gelip taleb eyledikte Cižʹ hemân hânesine girip kılıcını ahz ve der-sâʹat taşra çıkıp bir kerre nice çaldıysa iki pâre eyledi ve lâşesine hitâben kavl-i mezbûru îrâd eyledi. Baʹzılar dedi ki Cižʹ nâm kimse baʹzı mülûk tarafına varıp kılıcını bir mikdâr meblag bedeli irhân eyledi. Sonra fekk-i rehn eylememekle melik-i mezbûr “İşbu kılıcını ferc-i mâderine idhâl eyle, bana bu ne lâzımdır, benim akçemi ver!” diye şetm eyledikte Cižʹ hemân sell-i seyf edip mezbûru katl ve kelâmı merkûmu îrâd eyledi. Mesel-i mezbûr bahîlin cûd ve iʹtâ eylediği nesneyi hemân ganîmet bilip almağa tergîb mevkiʹinde îrâd olunur.
اَلْجَذْعُ [el-cežʹ] (cîm’in fethi ve žâl’ın sükûnuyla) Davarı ʹaleften menʹ etmek üzere habs etmek.
اَلْجَذَعُ [el-cežaʹ] (fethateynle) ثَنِيٌّ [šamp;eniyy]den sinni ekall olan davar. Ve ثَنِيٌّ [šamp;eniy] ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] dişin bırakan davara derler. Ve çatal tırnaklı ve bütün tırnaklı olanlar ثَنِيَّةٌ [šamp;eniyyet] in üçüncü yılda bırakır ve sâhib-i huff olanlar yaʹnî deve kısmı altıncı yılda bırakır. Ve
جَذَعٌ [cežaʹ] Tâzeye dahi derler; ve minhu kavluhum: فُلَانٌ جَذَعٌ فِي هَذَا الْأَمْرِ إِذَا كَانَ أَخَذَ فِيهِ حَدِيثًا Yaʹnî yeni başlamış olsa.
اَلْجِذْعُ [el-cižʹ] (cîm’in kesri ve žâl’ın sükûnuyla) Ağacın bedeni.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı