اَلتَّحْلِيمُ [et-taḩlîm] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلْحِلَّامُ [el-ḩillâm] (كِذَّابٌ [kižžâb] vezninde) Bir adamı yavaşıtmak yâhûd yavaşlık etmesiyle emr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّمَهُ تَحْلِيمًا وَحِلَّامًا إِذَا جَعَلَهُ حَلِيمًا وَأَمَرَهُ بِالْحِلْمِ Ve حَلَمٌ [ḩalem] dediği böcek üşmüş deriden o böcekleri ayırtlayıp koparmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّمَ الْجِلْدَ إِذَا نَزَعَ الْحَلَمَ عَنْهُ
اَلْحُلَّامُ [el-ḩullâm] (زُنَّارٌ [zunnâr] vezninde) Oğlağa denir, جَدْيٌ [cedy] maʹnâsına. Ve erkek kuzuya denir. Ve ʹAdvân kabîlesinden bir cemâʹat adıdır. Ve heder olan kana denir; yukâlu: دَمٌ حُلَّامٌ أَيْ هَدَرٌ
اَلْحُلَّامُ [el-ḩullâm] (ḩâ’nın zammı ve lâm’ın teşdîdiyle) Şol oğlaktır ki anası karnından henüz alınmış ola. Ve Aṡmaʹî eyitti: حُلَّامٌ [ḩullâm] ve حُلَّانٌ [ḩullân] mîm’le ve nûn’la koyunun küçüğüne derler, sıgâr-ı ganem maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı