اَلْكَعْبَرَةُ [el-kaʹberet] (kâf’ın ve bâ’nın fethiyle) Şol hatuna denir ki endâmı taslak ve nâ-zîbâ ve bodur ve tıknaz ve bed-heykel ola; yukâlu: إِمْرَأَةٌ كَعْبَرَةٌ أَيْ جَافِيَةٌ عِلْجَةٌ
اَلْكُعْبُرَةُ [el-kuʹburet] (قُنْفُذَةٌ [ḵunfužet] vezninde) Ekin boğumlarının düğmelerine denir ki kesmik taʹbîr ettikleridir. Ve buğday ayırtlanıp üğürtlendikte atılan fenâ nesneye denir. Bu maʹnâlarda râ’nın teşdîdiyle de câ΄izdir. Ve mutlakan sıkı ve top olan şey΄e denir. Ve bilekçenin baş parmak tarafında olan kemiğine denir. Ve bir parça ete denir; yukâlu: أَعْطَاهُ كُعْبُرَةً مِنَ اللَّحْمِ أَيْ فِدْرَةً Ve pek şedîd ve müteʹakkid olan kemiğe denir. Ve başın köküne denir. Ve iri ve büyük kıynağa denir, وَرِكٌ ضَخْمٌ maʹnâsına. Ve devenin kuyruğunda kuruyup kalmış kığa denir.
اَلْكَعْبَرَةُ [el-kaʹberet] (kâf’ın fethi ve ʹayn’ın sükûnu ve bâ’nın dahi fethiyle) Kılıçla kesmek; yukâlu: كَعْبَرَهُ بِالسَّيْفِ أَيْ قَطَعَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı