اَلنَّزَحُ [en-nezaḩ] (fethateynle) Bulanık suya denir. Ve suyunun ekseri çekilmiş kuyuya denir.
اَلنَّازِحُ [en-nâziḩ] ve
اَلنُّزُحُ [en-nuzuḩ] (zammeteynle) ve
اَلنَّزُوحُ [en-nezûḩ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Irak olan şey΄e denir. Ve suyu çekilmiş kuyuya denir.
اَلنَّزْحُ [en-nezḩ] (nûn’un fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلنُّزُوحُ [en-nuzûḩ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Baʹîd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَزَحَتِ الدَّارُ نَزْحًا وَنُزُوحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالثَّانِي إِذَا بَعُدَ Ve
نَزْحٌ [nezḩ] Kuyunun mecmûʹ suyunu çekmek yâhûd dibinde bir mikdârca su kalınca çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَزَحَ الْبِئْرَ إِذَا اسْتَقَى مَائَهَا حَتَّى يَنْفَدَ أَوْ يَقِلَّ Ve bu maʹnâda lâzım olur; yukâlu: نَزَحَتِ الْبِئْرُ فَهِيَ نَازِحٌ Ve bir adam diyârından gaybet-i baʹîde ile gâ΄ib olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: نُزِحَ بِهِ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا بَعُدَ عَنْ دِيَارِهِ غَيْبَةً بَعِيدَةً Ve bir adamın yâ bir cemâʹatin hep kuyularının suları çekilip bitmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَزَحَ الْقَوْمُ إِذَا نَزَحَتْ آبَارَهُمْ
اَلنَّزَحُ [en-nezaḩ] (fethateynle) Şol kuyudur ki onun suyunun ekseri çekilmiş ola.
اَلنُّزُحُ [en-nuzuḩ] (zammeteynle) نَزُوحٌ [nezûḩ]un cemʹidir; yukâlu: رَكَايَا نُزُحٌ Ve رَكَايَا [rekâyâ] رَكِيَّةٌ [rekiyyet]in cemʹidir. Ve رَكِيَّةٌ [rekiyyet] kuyuya derler.
اَلنَّزْحُ [en-nezḩ] (nûn’un fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Kuyunun suyunu cümleten çekmek; yukâlu: نَزَحْتُ الْبِئْرَ نَزْحًا إِذَا اسْتَقَيْتَ مَاءَهَا كُلَّهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı