النَّسَاءُ [en-nesâ΄] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ʹÖmr uzun olmak, tûl-ı ʹömr ve imtidâd-ı hayât maʹnâsınadır. Ve te΄hîr maʹnâsına masdar olur; maʹnâ-yı merkûm bundan me΄hûzdur; yukâlu: نَسَأَ عَنْهُ دَيْنَهُ نَسَاءً أَيْ أَخَّرَهُ
اَلنِّسْوَةُ [en-nisvet] (nûn’un kesri ve zammı ve sîn’in sükûnuyla) ve
اَلنِّسَاءُ [en-nisâ΄] ve
اَلنِّسْوَانُ [en-nisvân] ve
اَلنِّسُونَ [en-nisûn] (nûn’ların kesriyle) مَرْأَةٌ [mer΄et] kelimesinin min-gayri lafzihâ cemʹleridir; nisbetinde نِسْوِيٌّ [nisviyy] denir, nûn’un kesri ve sîn’in sükûnuyla.
اَلنَّسَاءُ [en-nesâ΄] (bi-fethi’n-nûni ve’l-meddi) Te΄hîr etmek; yukâlu: أَنْسَأْتُ عَنْهُ دَيْنَهُ إِذَا أَخَّرْتَهُ نَسَاءً بِالْمَدِّ وَكَذَلِكَ النَّسَاءُ فِي الْعُمُرِ مَمْدُودٌ ve minhu kavluhum: “مَنْ سَرَّهُ النَّسَاءُ وَلَا نَسَاءَ فَلْيُخَفِّفْ الرِّدَاءَ وَلْيُبَاكِرِ الْغَدَاءَ وَلْيُؤَخِّرِ الْعَشَاءَ وَلِيُقِلَّ غِشْيَانَ النِّسَاءِ” Yaʹnî “Tûl-i ʹömr ve te΄hîr-i ecel taleb eden kimse libâsın hafîfin giysin ve sabâh taʹâmıyla akşam taʹâmının beynin te΄hîr etsin ve cimâʹdan perhîz etsin.” Kezâ fî baʹzi’n-nusahi.
اَلنِّسَاءُ [en-nisâ΄] (nûn’un kesri ve elifin meddiyle) Kezâlik cemʹi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı