اَلْإِرْتِمَاضُ [el-irtimâḋ] Yerinden kalkıtıp sıçratmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَمَضَتِ الْفَرَسُ بِرَاكِبِهَا إِذَا وَثَبَتْ بِهِ Te΄nîs, kısrak olmak iʹtibârıyladır. Ve bir kimseye bir ʹârıza pek güç ve şiddetli gelmekle muztarib ve bî-karâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَمَضَ زَيْدٌ مِنْ كَذَا إِذَا اشْتَدَّ عَلَيْهِ وَأَقْلَقَهُ Ve bir kimseye acıyıp esirgemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَمَضَ لِفُلاَنٍ إِذَا حَدِبَ لَهُ Ve bir adamın ciğeri fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَمَضَ كَبِدُهُ إِذَا فَسَدَتْ
اَلْإِرْتِمَاضُ [el-irtimâḋ] Bir nesne bir kimseye ıztırâb vermek. Ve
إِرْتِمَاضٌ [irtimâḋ] Ciger fâsid olmağa da derler; yukâlu: إِرْتَمَضَتْ كَبِدَهُ إِذَا فَسَدَتْ Ve bir kimse için gussa çekmeğe de derler; yukâlu: إِرْتَمَضْتُ لِفُلَانٍ إِذَا حَزِنْتَ لَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı