اَلْإِسْتِدْرَارُ [el-istidrâr] Bu dahi memede süt firâvân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَدَرَّ اللَّبَنُ إِذَا كَثُرَ Ve keçi tekeye tâlib olmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki kösnümek taʹbîr olunur, gûyâ ki derr-i lebene tâlib olmuş olur; yukâlu: إِسْتَدَرَّت الْمِعْزىَ إِذَا أَرَادَتِ الْفَحْلَ
اَلْمُدِرُّ [el-mudirr] (mîm’in zammı ve dâl’ın kesriyle) Süt verici nâka, hâ’sız vârid olmuştur, حَائِضٌ [ḩâ΄iḋ] ve طَالِقٌ [ṯâliḵ] gibi. Ve
اَلْإِسْتِدْرَارُ [el-istidrâr] Kezâlik sağmak; yukâlu: اَلرِّيحُ تَسْتَدِرُّ السَّحَابَ أَيْ تَسْتَحْلِبُهُ Ve
إِسْتِدْرَارٌ [istidrâr] Keçi teke taleb etmeğe dahi derler; yukâlu: إِسْتَدَرَّتِ الْمِعْزَى أَيْ أَرَادَتِ الْفَحْلَ ve yukâlu: إِسْتَذْرَتْ مِنَ الْمُعْتَلِّ بِالذَّالِ الْمُعْجَمَةِ zîrâ إِسْتِذْرَاءٌ [istižrâ΄] dahi taleb-i fahle derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı