اَلْإِسْتِذْلَالُ [el-istižlâl] Zelîl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَذَلَّهُ أَيْ ذَلَّلَهُ Ve bir adamı zelîl ve hor görmek maʹnâsınadır ki horsunmak taʹbîr olunur; yukâlu: إِسْتَذَلَّهُ إِذَا رَآهُ ذَلِيلًا Ve serkeş deve râm olmak için arkasını kaşıyıp kenelerini ayırtlamakla okşamak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَذَلَّ الْبَعِيرَ الصَّعْبَ إِذَا نَزَعَ الْقُرَادَ عَنْهُ لِيَسْتَلِذَّ فَيَأْنَسَ بِهِ
اَلْإِسْتِذْلَالُ [el-istižlâl] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Bi-maʹnâhu kezâlik; tekûlu: أَذَلَّهُ وَذَلَّلَهُ وَاسْتَذَلَّهُ Ve Bârî taʹâlânın ﴿وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا﴾ (الإنسان، 14) dediği kavli سُوِّيَتْ عَنَاقِيدُهَا وَدُلِّيَتْ maʹnâsınadır, yaʹnî “Salkımları hemvâr asılıp âsân kılındı.” Ve
إِذْلَالُ [ižlâl] Bir kimsenin ashâbı zelîl olmağa dahi derler; yukâlu: أَذَلَّ الرَّجُلُ إِذَا صَارَ أَصْحَابُهُ أَذِلَّاءَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı