اَلْإِسْتِرْعَافُ [el-istirʹâf] İleri geçmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَرْعَفَ الْفَرَسُ إِذَا تَقَدَّمَ Ve kuyruk ve çerviş yağını sızdırıp kakırdağını almak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِسْتَرْعَفَ الرَّجُلُ إِذَا اسْتَقْطَرَ الشَّحْمَةَ وَأَخَذَ صُهَارَتَهَا
اَلْإِسْتِرْعَافُ [el-istirʹâf] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Kezâlik sebkat etmek; yukâlu: إِسْتَرْعَفَ الْفَرَسُ إِذَا سَبَقَ Ve
إِسْتِرْعَافٌ [istirʹâf] Taş devenin ayağın kanatmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَرْعَفَ الْحَصَى مَنْسِمَ الْبَعِيرِ إِذَا أَدْمَاهُ Ve مَنْسِمٌ [mensim] mîm’in fethi ve sîn’in kesriyle deve ayağına derler. Ve إِدْمَاءٌ [idmâ΄] kanatmağa derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı