اَلْإِسْتِيدَاهُ [el-istîdâh] Develer toplanıp sürülmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَيْدَهَتِ الْإِبِلُ إِذَا اجْتَمَعَتْ وَانْسَاقَتْ Ve düşman maglûb ve münkâd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَيْدَهَ الْخَصْمُ إِذَا انْقَادَ وَغُلِبَ كَمَا يُقَالُ اسْتَوْدَهَ فِيهِمَا أَيْ يَائِيَّةً وَوَاوِيَّةً Ve bir iş yoluna girip râst ve dürüst olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَيْدَهَ الْأَمْرُ إِذَا اتْلَأَبَّ Ve bir adamı tahfîf ve istihkâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَيْدَهَ فُلَانًا إِذَا اسْتَخَفَّهُ
اَلْإِسْتِيدَاهُ [el-istîdâh] (hemzenin kesri ve tâ’nın kesri ve meddiyle) Devenin bir yere cemʹ olup sürülmesi; yukâlu: إِسْتَوْدَهَتِ الْإِبِلُ وَاسْتَيْدَهَتْ إِذَا اجْتَمَعَتْ وَانْسَاقَتْ Ve
إِسْتِيدَاهٌ [istîdâh] Hasm maglûb ve mutîʹ olmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَوْدَهَ الْخَصْمُ وَاسْتَيْدَهَ إِذَا انْقَادَ وَغَلَبَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı