اَلْإِسْتِيسَادُ [el-istîsâd] Arslanlanmak yaʹnî arslan gibi izhâr-ı dilîrî vü şecâʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَأْسَدَ الرَّجُلُ إِذَا صَارَ كَالْأَسَدِ Ve bir mehûl nesne üzere arslan gibi cür΄et ve savlet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَأْسَدَ عَلَيْهِ إِذَا اجْتَرَأَ عَلَيْهِ Ve nebât ve eşcâr gürlenip neşv ü nemâ ile her tarafa şâhlar ve filizler salmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِسْتَأْسَدَ النَّبْتُ إِذَا طَالَ وَبَلَغَ أَيْ قَوِيَ وَالْتَفَّ وَذَهَبَ كُلَّ مَذْهَبٍ Ve bir kimse üzere birini kışkırtmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: اُسْتُؤْسِدَ الرَّجُلُ عَلَيْهِ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا هُيِّجَ عَلَيْهِ أَيْ أُغْرِىَ
اَلْإِسْتِيسَادُ [el-istîsâd] (hemzenin kesri ve sîn’in sükûnuyla) Cür΄et etmek; yukâlu: إِسْتَأْسَدَ عَلَيْهِ أَيِ اجْتَرَأَ عَلَيْهِ Ve ot kavî olup birbirine sarılmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَأْسَدَ النَّبْتُ أَيْ قَوِيَ وَالْتَفَّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı