اَلْإِشْظَاظُ [el-işżâż] (hemzenin kesriyle) Bu dahi nâsı dağıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَظَّ الْقَوْمَ إِذَا فَرَّقَهُمْ Ve bir adamın zekeri kıvâma gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَظَّ الرَّجُلُ إِذَا أَنْعَظَ Ve çuval ve hurç makûlesine شِظَاظٌ [şiżâż] geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَظَّ الْوِعَاءَ إِذَا جَعَلَ فِيهِ الشِّظَاظَ Ve deve kuyruğunu gerip uzatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَظَّ الْبَعِيرُ إِذَا مَدَّ ذَنَبَهُ
اَلْإِشْظَاظُ [el-işżâż] (hemzenin kesriyle) Çuvala zikr olunan ağacı işlemek. Ve
إِشْظَاظٌ [işżâż] Erin âleti harekete gelmek, إِنْعَاظٌ [in΄âż] maʹnâsına; yukâlu: أَشَظَّ الرَّجُلُ إِذَا أَنْعَظَ Yaʹnî âlet-i recül harekete gelse. Ve
اَلشَّظْشَظَةُ [eş-şażşeżat] (ʹalâ-vezni اَلزَّلْزَلَة [ez-zelzelet]) Zeker harekete gelmek; yukâlu: شَظْشَظَ زُبُّ الْغُلَامِ عِنْدَ الْبَوْلِ Ve زُبٌّ [zubb] zây-ı muʹcemenin zammıyla recülün âletidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı