اَلْأَصْعَرُ [el-aṡʹar] صَعَرٌ [ṡaʹar]-ı mezkûrdan vasftır, devrik yüzlü adama denir. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: “يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ لَيْسَ فِيهِمْ إِلاَّ أَصْعَرُ أَوْ أَبْتَرُ” اَلْأَصْعَرُ اَلْمُعْرِضُ بِوَجْهِهِ كِبْرًا Ve
أَصْعَرُ [Aṡʹar] Esâmîdendir.
اَلْأَصْعَرُ [el-aṡʹar] (hemzenin fethiyle ve ṡâd’ın sükûnuyla) Mütekebbir maʹnâsınadır. Ve fi’l-hadîsi: “لَيْسَ فِيهِ إِلَّا أَصْعَرُ أَوْ أَبْتَرُ” أَيْ لَيْسَ فِيهِ إِلَّا ذَاهِبٌ بِنَفْسِهِ أَوْ ذَلِيلٌ Ve ذَاهِبٌ بِنَفْسِهِ [žâhibun bi-nefsihi]den murâd nefsi yerinde komayıp tekebbüre yeltenir. Ve gâh olur ki baʹzı insân ve devekuşunun erkeği yaratılış hasebiyle أَصْعَرُ [aṡʹar] olur, yaʹnî tekebbür şeklinde olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı