اَلْإِصْرَارُ [el-iṡrâr] (hemzenin kesriyle) Bu dahi at ve eşek makûlesi ses dinlemek için kulaklarını kabartıp dikmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَرَّ الْفَرَسُ وَالْحِمَارُ بِأُذُنِهِ إِذَا سَوَّاهَا وَنَصَبَهَا لِلْإِسْتِمَاعِ Ve sünbüle صَرَرٌ [ṡarar] olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَرَّ السُّنْبُلُ إِذَا صَارَ صَرَرًا Ke-mâ se-yuzkeru. Ve sürʹatle yelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَرَّ الرَّجُلُ يَعْدُو إِذَا أَسْرَعَ Ve bir işe fârig olmamak üzere iltizâm-ı tâmmla ʹazm ve ʹakd-i kalb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَرَّ عَلَى الْأَمْرِ إِذَا عَزَمَ عَلَيْهِ
اَلْإِصْرَارُ [el-iṡrâr] (hemzenin kesri ve ṡâd’ın sükûnuyla) ʹAhd maʹnâsına. Ve günâh, zenb maʹnâsına. Ve ağılık, ثِقْلٌ [šamp;iḵl] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı