اَلتَّقْوِيلُ [et-taḵvîl] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلْإِقَالَةُ [el-iḵâlet] (إِمَالَةٌ [imâlet] vezninde) Bunlar da إِقْوَالٌ [iḵvâl] maʹnâsınadır; yukâlu: قَوَّلَهُ وَأَقَالَهُ مَا لَمْ يَقُلْ إِذَا ادَّعَاهُ عَلَيْهِ
اَلْإِقَالَةُ [el-iḵâlet] (hemzenin kesri ile) Bâzârı bozmaktır; yukâlu: أَقَلْتُهُ الْبَيْعَ إِقَالَةً Ve gâh olur قِلْتُهُ الْبَيْعَ dahi derler ḵâf’ın kesriyle. Ve bu lügat-i kalîledir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı