el-baʹîd ~ اَلْبَعِيدُ

Kamus-ı Muhit - البعيد maddesi

اَلْبَعِيدُ [el-baʹîd] ve

اَلْبَاعِدُ [el-bâʹid] ve

اَلْبُعَادُ [el-buʹâd] (bâ’nın zammıyla) Sıfatlardır, ırak olan şey΄e denir. بَعِيدٌ [baʹîd] kelimesinin cemʹi بُعَدَاءُ [buʹadâ΄] gelir, كُرَمَاءُ [kuremâ΄] gibi ve بُعُدٌ [buʹud] gelir zammeteynle, رَغِيفٌ [reġîf] ve رُغُفٌ [ruġuf] gibi ve بُعْدَانٌ [buʹdân] gelir, رُغْفَانٌ [ruġfân] gibi. Ve gâhca بَاعِدٌ [bâʹid] kelimesi te΄kîd için îrâd olunur; yukâlu: بُعْدٌ بَاعِدٌ مُبَالَغَةٌ ve yukâlu: تَنَحَّ غَيْرَ بَعِيدٍ وَغَيْرَ بَاعِدٍ وَغَيْرَ بَعَدٍ بِفَتْحَتَيْنِ أَيْ كُنْ قَرِيبًا Yaʹnî “Bir mikdâr alargaca ol, ammâ pek ırağa gitme” demektir.

اَلْبُعَيْدُ [el-buʹayd] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) بَعْدُ [baʹd] lafzından musaggardır. بُعَيْدَاتٌ [buʹaydât] cemʹidir, دُوَيْرَاتٌ [duveyrât] gibi, Türkîde ondan sonraca ile taʹbîr olunur; ve minhu yukâlu: رَأَيْتُهُ بُعَيْدَاتِ بَيْنٍ أَيْ بُعَيْدَ فِرَاقٍ Ve mükebber olarak بَعِيدَاتِ بَيْنٍ [baʹîdât] dahi derler. Şârihin beyânına göre bir adam bir kimseyi bir defʹa görüp baʹdehu müfârakat eyleyip yine görüp müfârakat eyledikten sonra bir dahi gördükte رَأَيْتُهُ بُعَيْدَاتِ بَيْنٍ dir ki “Firâk sonracalarında gördüm” demektir ki hâsılı “aralık aralık gördüm” demek olur. Burada tasgîr takrîbi müfîddir ki mâ-beyn pek fâsılalı olmaz, zîrâ zurûfun tasgîri takrîbi mutazammındır. Ve bunun cemʹi gayr-i kıyâs üzeredir, zîrâ müzekkerdir.

Vankulu Lugatı - البعيد maddesi

اَلْبَعِيدُ [el-beʹîd] Irak olan nesne; yukâlu: مَا أَنْتَ مِنَّا بِبَعِيدٍ وَمَا أَنْتُمْ مِنَّا بِبَعِيدٍ يَسْتَوِي فِيهِ الْوَاحِدُ وَالْجَمْعُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı