اَلْبَغَايَا [el-beġâyâ] (سَرَايَا [serâyâ] vezninde) ʹAskerin çarkacılarına ıtlâk olunur ki ʹaskerden ilerice giderler; müfredi بَغِيَّةٌ [beġiyyet]tir; yukâlu: أَقْبَلَتِ الْبَغَايَا أَيِ الطَّلَائِعُ تَكُونُ قَبْلَ وُرُودِ الْجَيْشِ
اَلْبَغَايَا [el-beġâyâ] (bâ’nın fethi ve elifin kasrıyla) Cemʹi. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ بَغِيًّا﴾ (مريم، 28) فَهِيَ مِثْلُ قَوْلِهِمْ مِلْحَفَةٌ جَدِيدٌ عَلَى رِوَايَةِ الْأَخْفَشِ Yaʹnî faʹîl bi-maʹnâ mefʹûl olmağın tezkîr ve te΄nîsi berâber olur, karavaş olanlara dahi بَغِيٌّ [beġiyy] derler ve onun dahi cemʹi بَغَايَا [beġâyâ] gelir. Ve bu lafzla onlara şetm maksûd olmaz, egerçi ibtidâ bununla tesmiye olunmaları fücûrlarına binâ΄en ise dahi; yukâlu: قَامَتْ عَلَى رُؤُوسِهِمُ الْبَغَايَا Ve
بَغَايَا [beġâyâ] Şol bölüğe dahi derler ki ʹaskerden evvel gider.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı