اَلْبَعْوُ [el-baʹv] (bâ’nın fethiyle) Cürm ve cinâyet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَعَا الرَّجُلُ بَعْوًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالْأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا جَنَى وَأَجْرَمَ Bâb-ı sânîden olduğuna göre vâvî ve yâ΄î olur. Ve ʹâriyet nesne almak, ʹalâ-kavlin şikâr için ʹâriyet tazı almak yâhûd müsâbaka için ʹâriyet at almak maʹnâsınadır; yukâlu: بَعَا الشَّيْءَ إِذَا أَخَذَ عَارِيَةً أَوِ اسْتَعَارَ كَلْبًا يَصِيدُ بِهِ أَوْ فَرَسًا يُسَابِقُ عَلَيْهِ Ve bir adama kumarda gâlib gelip ödülünü almak maʹnâsınadır; yukâlu: بَعَاهُ إِذَا قَمَرَهُ وَأَصَابَ مِنْهُ Ve göz değirmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَعَاهُ بِالْعَيْنِ إِذَا أَصَابَهُ بِهَا Ve bir adama şerr sürmek ve şer-gîrlik eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَعَا عَلَيْهِمْ شَرًّا أَيْ سَاقَهُ
اَلْبَعْوُ [el-baʹv] (bâ’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Cürm ve cinâyet maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı