el-buʹad ~ اَلْبُعَدُ

Kamus-ı Muhit - البعد maddesi

اَلْبُعَدُ [el-buʹad] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Zemm ve kadh maʹrizinde hayr ve menfaʹat maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: إِنَّهُ لَغَيْرُ أَبْعَدَ وَبُعَدٍ أَيْ لاَ خَيْرَ فِيهِ Asl أَبْعَدُ [ebʹad] ve بُعَدُ [buʹad] gavr ve künh ve kaʹr maʹnâsında müsteʹâr olmakla maʹnâ-yı mezbûr ona lâzım gelmiştir. Pes فُلاَنٌ غَيْرُ أَبْعَدَ وَبُعَدٍ kavli filân için “Bir husûsta gavr yaʹnî bir işin künh ve hakîkatine ıttılâʹ edecek zihn ve nazarı yoktur; endîşesi yufka sâde-dil adam olmakla işe güce sâlih değildir” demektir; ve yukâlu: مَا عِنْدَهُ أَبْعَدُ أَوْ بُعَدٌ أَيْ طَائِلٌ وَفَائِدَةٌ Şârih der ki burada مَا kelimesi اَلَّذِي maʹnâsına olmakla “Onun katında olan nefʹ ve matlûb sâ΄irlerde olandan ebʹaddır” demek olur yâhûd nâfiyeye haml ile “Onun yanında gavr ve hakîkatli bir menfaʹat yoktur” demek olur.

اَلْبَعَدُ [el-baʹad] (fethateynle) Bu dahi ırak olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَعِدَتِ الدَّارُ بَعَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضِدُّ قَرُبَتْ Ve helâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَعِدَ الرَّجُلُ بَعَدًا إِذَا هَلَكَ Ve

بَعَدٌ [baʹad] Irak maʹnâsına olur ki mübâlagaten vasf bi’l-masdardır; yukâlu: مَنْزِلٌ بَعَدٌ أَيْ بَعِيدٌ

اَلْبُعْدُ [el-buʹd] (bâ’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) Iraklık maʹnâsına ismdir, قُرْبٌ [ḵurb] mukâbilidir; yukâlu: بَيْنَهُمَا بُعْدٌ أَيْ ضِدُّ قُرْبٍ Ve

بُعْدٌ [buʹd] Masdar olur, ırak olmak maʹnâsına; yukâlu: بَعُدَ الشَّيْءُ بُعْدًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ ضِدُّ قَرُبَ Ve mevt maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: بَعُدَ الرَّجُلُ إِذَا مَاتَ Ve ʹArablar bed-duʹâ mevkiʹinde بُعْدًا لَهُ derler, أَبْعَدَهُ اللهُ maʹnâsını irâde ederler ki “Ḩaḵ taʹâlâ o kimseyi bizden baʹîd eylesin, bir dahi ona görmeyelim” demektir, niteki سُحْقًا لَهُ derler. Bu maʹnâda ve bunlarda muhtâr olan masdariyyet üzere mansûb olmaktır. Benû Temîm refʹle بُعْدٌ لَهُ ve سُحْقٌ لَهُ derler. Ve بُعْدٌ [buʹd] ve بِعَادٌ [biʹâd] كِتَابٌ [kitâb] vezninde ki bu dahi masdardır, laʹn ve nefrîn maʹrizinde istiʹmâl olunur ki “hayrdan yâhûd hayâttan baʹîd olsun” demek olur; yukâlu: بُعْدًا لَهُ وَبِعَادًا أَيْ لَعْنًا Ve

بُعْدٌ [buʹd] ve

بُعْدَةٌ [buʹdet] (hâ’yla) Re΄y ve hazm ve fikr-i dürüst maʹnâsına istiʹmâl olunur ki dûr-â-dûr endîşenin lâzımıdır; yukâlu: إِنَّهُ لَذُو بُعْدٍ وَبُعْدَةٍ أَيْ ذُو رَأْيٍ وَحَزْمٍ Ve

بُعْدَةٌ [buʹdet] بُعْدٌ [buʹd] gibi ıraklık maʹnâsına isimdir; tekûlu: بَيْنَنَا بُعْدَةٌ مِنَ الْأَرْضِ وَمِنَ الْقَرَابَةِ

Vankulu Lugatı - البعد maddesi

اَلْبَعَدُ [el-beʹad] (fethateynle) بَاعِدٌ [bâʹid]in cemʹidir, خَادِمٌ [ḣâdim]le خَدَمٌ [ḣadem] gibi. Ve

بَعَدٌ [beʹad] Helâka dahi derler; yukâlu: بَعِدَ يَبْعَدُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

بَعَدٌ [beʹad] Irak olucu maʹnâsına da gelir; yukâlu: مَا أَنْتَ مِنَّا بِبَعَدٍ وَمَا أَنْتُمْ مِنَّا بِبَعَدٍ يَسْتَوِي فِيهِ الْوَاحِدُ وَالْجَمْعُ Ve bunda mü΄ennes için mahsûs lafz yoktur.

اَلْبُعْدُ [el-buʹd] (bâ’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) Irak olmak, قُرْبٌ [ḵurb]ün zıddıdır; yukâlu: بَعُدَ يَبْعُدُ مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı