el-bileġ ~ اَلْبِلَغُ

Kamus-ı Muhit - البلغ maddesi

اَلْبِلَغُ [el-bileġ] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) ve

اَلْبَلاَغَى [el-belâġâ] (سَكَارَى [sekârâ] vezninde) ve

اَلْبُلاَغَى [el-bulâġâ] (حُبَارَى [ḩubârâ] vezninde) Bunlar da belîg adama denir; yukâlu: رَجُلٌ بَلْغٌ وَبِلْغٌ وَبِلَغٌ وَبَلاَغَى وَبُلاَغَى أَيْ بَلِيغٌ فَصِيحٌ

اَلْبِلْغُ [el-bilġ] (bâ’nın kesriyle) Pek habîs demektir ki nihâyetine bâligdir; yukâlu: رَجُلٌ بِلْغٌ مِلْغٌ أَيْ خَبِيثٌ Ve belîg adama denir.

اَلْبَلْغُ [el-belġ] (bâ’nın fethi ve kesri ve lâm’ın sükûnuyla) ve

اَلْبَلْغَةُ [el-belġat] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) بَالِغٌ [bâliġ] maʹnâsına müstaʹmeldir; ve minhu yukâlu: أَحْمَقُ بَلْغٌ وَبَلْغَةٌ أَيْ مَعَ حَمَاقَتِهِ يَبْلُغُ مَا يُرِيدُ أَوْ نِهَايَةٌ فِي الْحُمْقِ Yaʹnî “Filân fî zâtihi ahmak ve nâdân iken müsâʹade-i bahtla murâdına vâsıl ve bâlig olmaktadır” yâhûd “Derece-i hamâkatin nihâyetine bâligdir” demektir; ve tekûlu’l-ʹArabu: اَللَّهُمَّ سَمْعٌ لاَ بَلْغٌ وَسَمْعًا لاَ بَلْغًا وَيُكْسَرُ السِّينُ فِيهِمَا أَيْ نَسْمَعُ بِهِ وَلاَ يَتِمُّ أَوْ يَقُولُهُ مَنْ سَمِعَ خَبَرًا لاَ يُعْجِبُهُ Yaʹnî ʹArablar bir fenâ ve isâbetinden ihtirâz ve istiʹâze olunacak bir kelâm istimâʹ eyleseler أَللَّهُمَّ سَمْعٌ لاَ بَلْغٌ yâhûd سَمْعًا لاَ بَلْغًا derler ki “Kelâm-ı mezbûr istimâʹ eylediğimiz ile iktifâ olunup tamâm olmasın demektir” ki sonu çıkmasın taʹbîr olunur. Ve ʹinde’l-baʹz kelâm-ı mezbûr bir dil-nişîn olmayacak bârid ve nâ-hoş kelâm istimâʹında îrâd olunur; ve yekûlûne: أَمْرُ اللهِ بَلْغٌ أَيْ بَالِغٌ نَافِذٌ يَبْلُغُ أَيْنَ أُرِيدَ بِهِ Yaʹnî Hudâ-yı müteʹâlin emr ve fermânı murâd-ı şerîfleri olan mahalle bâlig ve nâfizdir; ve yukâlu: جَيْشٌ بَلْغٌ أَيْ بَالِغٌ وَبَلْغٌ وَبَلِيغٌ Ve fasîh adama denir, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - البلغ maddesi

اَلْبِلْغُ [el-bilġ] (bâ’nın kesri ve lâm’ın sükûnuyla) Kezâlik بَالِغٌ [bâliġ] maʹnâsınadır; ve minhu kavluhum: أَحْمَقُ بِلْغٌ ve kavluhum: بِلْغٌ وَمِلْغٌ Mîm’in kesri ve lâm’ın sükûnuyla ve ġayn-ı muʹceme ile ahmak maʹnâsınadır; yaʹnî hamâkatiyle murâdına vâsıldır.

اَلْبَلْغُ [el-belġ] (bâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bâliġ maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْرُ اللهِ بَلْغٌ أَيْ بَالِغٌ مِنْ قَوْلِهِ تَعَالَى ﴿إِنَّ اللهَ بَالِغُ أَمْرِهِ﴾ (الطلاق 3) Ve Ferrâ eyitti: اَللَّهُمَّ سَمْعٌ لَا بَلْغٌ derler, işitilsin tamâm olmasın maʹnâsına. Kisâ΄î eyitti: Bir kimse kaçan bir hazz etmediği haberi işitse: اَللَّهُمَّ سِمْعٌ لَا بِلْغٌ der harf-i evvellerin kesriyle ve سَمْعٌ لَا بَلْغٌ der fethalarıyla ve سَمْعًا لَا بَلْغًا der nasb üzere.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı