اَلتَّسْوِيسُ [et-tesvîs] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi bir nesne güvelenmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَوَّسَ الطَّعَامُ بِمَعْنَى سَاسَ Ve bir nesneyi bir kimseye tergîb ve tahbîb için hûb ve zîbâ göstermek maʹnâsınadır; yukâlu: سَوَّسَ لَهُ أَمْرًا فَرَكِبَهُ كَمَا تَقُولُ سَوَّلَ لَهُ وَزَيَّنَ Ve nâs üzere vâlî ve hâkim olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سُوِّسَ فُلاَنٌ أَمْرَ النَّاسِ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا صُيِّرَ مَلِكًا
اَلتَّسْوِيسُ [et-tesvîs] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Hâkim kılmak; yukâlu: سُوِسَ الرَّجُلُ أُمُورَ النَّاسِ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ إِذَا مُلِّكَ أُمَورَهُمْ Ve Ferrâ eyitti: baʹzı eşʹârda سُوِّسْتُ rivâyet olunmuştur. Binâ-i maʹlûm üzere hatâdır; ve yukâlu: فُلَانٌ مُجَرَّبٌ قَدْ سَاسَ وَسِيسَ عَلَيْهِ Yaʹnî “Filân kimse hâkimiyyet ve mahkûmiyyet hâletin tecribe etmiş, sınanmış kimsedir.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı