اَلتَّسْيِيرُ [et-tesyîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi gezdirmek maʹnâsınadır, teksîri mutazammındır; yukâlu: سَيَّرَهُ بِمَعْنَى أَسَارَهُ Ve atın sırtından çulunu sıyırmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَيَّرَ الْجُلَّ عَنِ الْفَرَسِ إِذَا نَزَعَهُ Ve bir sözü yâ bir nesneyi beyne’n-nâs fâş ve zebân-zed kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَيَّرَ الْمَثَلَ إِذَا جَعَلَهُ سَائِرًا Ve ahbâr-ı eslâfı nakl ve beyân eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَيَّرَ فُلاَنٌ سِيرَةً أَيْ جَاءَ بِأَحَادِيثِ الْأَوَائِلِ Ve hatun hınnâ makûlesi hıdâbı saçına yol yol yakmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَيَّرَتِ الْمَرْأَةُ خِضَابَهَا إِذَا خَطَّطَتْهُ يَعْنِي جَعَلَتْهُ خُطُوطًا كَالسُّيُورِ
اَلتَّسْيِيرُ [et-tesyîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) İhrâc maʹnâsına; yukâlu: سَيَّرَهُ مِنْ بَلَدِهِ أَيْ أَخْرَجَهُ Ve iclâ ve nezʹ edip gidermeğe dahi derler; yukâlu: سَيَّرْتُ الْجُلَّ عَنْ ظَهْرِ الدَّابَّةِ أَيْ نَزَعْتَهُ عَنْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı