اَلتَّقْدِيحُ [et-taḵdîḩ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Atı arıklatmak, تَضْمِيرٌ [taḋmîr] maʹnâsınadır ki bu arıklatmağa yarandırmak ve atı yarak etmek taʹbîr olunur. Mesâfe-i baʹîdeye yâhûd cenge gidecek oldukta, çend rûz mukaddem yemini taklîl ve her gün gezdirip ve seğirttirmekle yarandırırlar, gûyâ ki atı قِدْحٌ [ḵidḩ] gibi yaʹnî ok gibi zâmir ve hadîd eylemek olur; yukâlu: قَدَّحَ الْفَرَسَ تَقْدِيحًا إِذَا ضَمَّرَهُ Ve göz çukurlanıp içine batmak maʹnâsınadır ki kâse gibi olur; yukâlu: قَدَّحَتْ عَيْنُهُ إِذَا غَارَتْ
اَلتَّقْدِيحُ [et-taḵdîḩ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Göz içeri batmağa derler; yukâlu: قَدَّحَتْ عَيْنُهُ Ve
تَقْدِيحٌ [taḵdîḩ] Eti arıklatmak, تَضْمِيرٌ [taḋmîr] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı