اَلْحَجَنُ [el-ḩacen] (fethateynle) Eğriliğe denir; yukâlu: بِهِ حَجَنٌ أَيِ اعْوِجَاجٌ Ve bir nesneye buhl ve dınnet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَجِنَ عَلَيْهِ وَبِهِ حَجَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَنَّ Ve mukîm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَجِنَ بِالدَّارِ إِذَا أَقَامَ Ve
حَجَنٌ [ḩacen] Kene taʹbîr olunan böceğe denir. Ve davar kısmına ʹârız olan kötürümlüğe denir; yukâlu. فِي دَابَّتِهِ حَجَنٌ أَيْ زَمَنٌ
اَلْأَحْجَنُ [el-aḩcen] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) ve
اَلْحَجِنُ [el-ḩacin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Uçları büklüm büklüm sarkık ve kıvırcık saça denir; yukâlu: شَعْرٌ أَحْجَنُ وَحَجِنٌ أَيْ مُتَسَلْسِلٌ مُسْتَرْسِلٌ رَجِلٌ جَعْدُ الْأَطْرَافِ Ve
حَجِنٌ [ḩacin] Kene dedikleri böceğe denir.
اَلْحَجْنُ [el-ḩacn] (ḩa’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) Ağacı eğip bükmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَجَنَ الْعُودَ حَجْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا عَطَفَهُ Ve bir adamı bir işten çevirip alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: حَجَنَ فُلَانًا عَنِ الشَّيْءِ إِذَا صَدَّهُ وَصَرَفَهُ Ve çevgânla bir nesneyi kendisine doğru çekmek maʹnâsınadır; bâgçevânların keke ile ağacın dalını çektikleri gibi; yukâlu: حَجَنَهُ إِذَا جَذَبَهُ بِالْمِحْجَنِ
اَلْحَجَنُ [el-ḩacen] (fethateynle) Eğri olmak, iʹvicâc maʹnâsına.
اَلْحَجْنُ [el-ḩacn] (ḩâ’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) Bir nesneyi eğri ağaçla çekmek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı