اَلْحَصْءُ [el-ḩâṡ΄] (ḩâ’nın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Tıfl-ı radîʹ miʹdesi süt ile memlû olunca kadar emmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَصَأَ الصَّبِيُّ وَحَصِئَ حَصْئًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالرَّابِعِ إِذَا رَضِعَ حَتَّى امْتَلأَ بَطْنُهُ Ve suya kanmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَصَأَ وَحَصِئَ مِنَ الْمَاءِ إِذَا رَوِيَ Ve davar şiddetle ʹalef yemek, ʹalâ-kavlin şiddetle su içmek yâhûd şiddet üzere ekl ü şürb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَصَأَتِ النَّاقَةُ وَحَصِئَتْ أَيِ اشْتَدَّ أَكْلُهَا أَوْ شُرْبُهَا أَوْ كِلاَهُمَا Ve zartalamak maʹnâsınadır; yukâlu: حَصَأَ بِهَا أَيْ بِالْمَرْأَةِ إِذَا حَبَقَ Ekserî firâş içre yatar iken zartaladıklarından nâşî ona müteʹallik misâlde بِالْمَرْأَةِ [bi’l-mer΄et] ʹunvânıyla zikr eylemek ʹâdet-i lügaviyyûndur.
اَلْحَصْءُ [el-ḩaṡ΄] Suya kanmak; tekûlu: حَصَأْتُ مِنَ الْمَاءِ إِذَا رَوِيتَ Ve oğlanın karnı yâhûd kursağı sütle dolmak; yukâlu: حَصَأَ الصَّبِيُّ مِنَ اللَّبَنِ إِذَا امْتَلَأَ بَطْنُهُ Ve هُمَا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve yellenmek maʹnâsına da gelir, hurûcu’r-rîh mine’d-dubur; yukâlu: حَصَأَ بِهَا إِذَا حَبَقَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı