اَلْحَظَلُ [el-ḩażal] (fethateynle) Deve ebû cehl karpuzunu çok yemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَظِلَ الْبَعِيرُ حَظَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَكْثَرَ مِنْ أَكْلِ الْحَنْظَلِ Ve hurmâ şâhlarının dipleri fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَظِلَتِ النَّخْلَةُ بِمَعْنَى حَضِلَتْ Ve koyunun memesinde verem peydâ olmakla levn ve kıyâfeti pejmürdelenip ve ayağı aksamak maʹnâsınadır; yukâlu: حَظِلَتِ الشَّاةُ إِذَا ظَلَعَتْ وَتَغَيَّرَ لَوْنُهَا لِوَرَمٍ فِي ضَرْعِهَا
اَلْحَظِلُ [el-ḩażil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْحَظَّالُ [el-ḩażżâl] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve
اَلْحَظُولُ [el-ḩażûl] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Şol mümsik ve hisâbı mutasarrıf adama denir ki ehl ve ʹayâline infâk eylediği nafakayı hisâb eder ola; yukâlu: رَجُلٌ حَظِلٌ وَحَظَّالٌ وَحَظُولٌ أَيْ مُقَتِّرٌ يُحَاسِبُ أَهْلَهُ بِالنَّفَقَةِ
اَلْحَظْلُ [el-ḩażl] (ḩâ’nın fethi ve żâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلْحِظْلَانُ [el-ḩiżlân] (ḩâ’nın kesriyle) ve
اَلْحَظَلَانُ [el-ḩażalân] (fetehâtla) Bir adamı tasarruftan ve meşy ve hareketten menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَظَلَ عَلَيْهِ حَظْلًا وَحِظْلَانًا وَحَظَلَانًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا مَنَعَهُ مِنَ التَّصَرُّفِ وَالْحَرَكَةِ وَالْمَشْيِ
اَلْحَظَلُ [el-ḩażal] (fethateynle) Deve karga düğlüğin çok yemek; yukâlu: حَظِلَ الْبَعِيرُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَكْثَرَ مِنْ أَكْلِ الْحَنْظَلِ
اَلْحَظِلُ [el-ḩażil] (ḩâ’nın fethi ve żâ’nın kesriyle) Şol mümsik kimsedir ki ehli üzere infâk ettiği nesneyi hisâb eder.
اَلْحَظْلُ [el-ḩażl] (ḩâ’nın fethi ve żâ’nın sükûnuyla) Tasarruftan ve hareketten menʹ etmek; yukâlu: حَظَلَ عَلَيْهِ يَحْظُلُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
حَظْلٌ [ḩażl] Yürüyen kimse, baʹzı yürümesini ketm etmeğe dahi derler; yukâlu: حَظَلَ الْمَشْيَ يَحْظُلُ مِنَ الْبَابِ الْمَذْكُورِ إِذَا كَفَّ بَعْضَ مَشْيِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı