اَلْخَرُورُ [el-ḣarûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Ferci pek sulu olan hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ خَرُورٌ أَيِ الْكَثِيرَةُ مَاءِ الْقُبُلِ Ve
خَرُورٌ [Ḣarûr] Ḣârezm ülkesinde bir kasaba adıdır. Ve
خَرُورٌ [ḣarûr] Kaplanın ve kedi kısmının mırıldamasına denir. Şârihin beyânına göre bu maʹnâda masdar ve vasf olur; yukâlu: هِرَّةٌ خَرُورٌ وَلِلْهِرَّةِ خَرُورٌ
اَلْخَرُّ [el-ḣarr] (جَرٌّ [cerr] vezninde) ve
اَلْخُرُورُ [el-ḣurûr] (غُرُورٌ [ġurûr] vezninde) Mutlakan düşmek, ʹalâ-kavlin yüksekten aşağıya düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَّ الرَّجُلُ خَرًّا وَخُرُورًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا سَقَطَ أَوْ مِنْ عُلْوٍ إِلَى سُفْلٍ Ve
خَرٌّ [ḣarr] Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَّ الشَّيْءَ إِذَا شَقَّهُ Ve bir adam üzere ʹakl ve zihnine gelmez yerden ansızın hücûm eylemek ve varıvermek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَرَّ عَلَيْنَا نَاسٌ مِنْ بَنِي فُلاَنٍ أَيْ هَجَمُوا عَلَيْنَا مِنْ مَكَانٍ لاَ نَعْرِفُ Ve ölmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَرَّ فُلاَنٌ إِذَا مَاتَ
اَلْخُرُورُ [el-ḣurûr] (zammeteynle) Düşmek ve secdeye varmak; yukâlu: خَرَّ لِلَّهِ سَاجِدًا يَخِرُّ خُرُورًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ أَيْ سَقَطَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı